Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2019/942 E. 2019/8140 K. 03.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/942
KARAR NO : 2019/8140
KARAR TARİHİ : 03.12.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02/03/2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 21/10/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkiline ait 1940 ada 7 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda … Belediye Encümeninin 30/10/1997 tarih ve 694 sayılı kararı uyarınca imar uygulaması yapıldığını, yapılan bu imar uygulaması ile davacı adına 113 m2 olan alanın ipotek bedeli dahil 183,64 m2’ye yükseltilerek 05/02/1998 tarihinde davacı adına tescil edildiğini, daha sonra ise … Belediye Encümeninin 09/05/2006 tarih 398 sayılı kararıyla imar uygulaması yapıldığını, yapılan imar uygulaması sonucu davacının davalılar miras bırakanı … ile paydaş kılınarak davacıya ait olması gereken payın eksik hesaplandığını, idari yargı yerinde anılan imar uygulamasının iptali istemli dava açtıklarını belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yolsuz tescili nedeniyle tapunun eski hale iadesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekili, yapılan imar uygulamasının müvekkillerinin istemi dışında yapılmış olduğundan kusurlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, taşınmazın bulunduğu alanda yeniden imar uygulaması yapılmış olduğundan davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
Somut olaya gelince; davacı vekilinin davalılar miras bırakanı … ile … Belediye Encümeninin 09/05/2006 tarihli, 398 sayılı kararı ile 1/2’şer oranda paydaş kılındığı ileri sürülerek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ve eski hale getirmek suretiyle davacı adına tescili talep edilmiş ise de davacının talebinin, imar uygulamasının idari yargı yerince iptali sonucu 1940 ada 7 parsel sayılı taşınmazın eski hale ihyasına yönelik olduğu, taşınmazın kütük sayfasının incelenmesinde 183,65 m2 yüzölçümü ile davacı … adına imar uygulaması sonucu 05/02/1998 tarihli 647 yevmiye sayılı işlem ile tescil edilmişken bilahare taşınmazın 165,78 m2 yüzölçümü ile 1/2’şer pay oranında davacı ve davalılar miras bırakanı … adına imar uygulamasının tashihi suretiyle 10/11/1998 tarihli ve 8770 yevmiye sayılı işlem ile tescil olunduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında davacının eski hale ihyasını talep ettiği 1940 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 183,65 m2 yüzölçümü ile adına 05/02/1998 tarihli, 647 yevmiye sayılı işlem ile tescil olunduğu hali açıktır.
Mahkemece yeni imar uygulaması yapıldığından bahisle davanın konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de noksan soruşturmayla yetinilerek verilen bu kararın doğru olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Eksikliğin giderilmesi yoluyla dava konusu taşınmazın ilk tesisinden itibaren tedavüllü tapu kayıtlarının ve geldi- gitti kayıtlarının denetlenebilir şekilde kütük sayfaları ve yapılan imar uygulamalarına ilişkin encümen kararı ve imar uygulamasına ilişkin tüm evrakın ve yine imar uygulamalarına ilişkin kesinleşme şerhli iptal kararlarının dosya arasına alınması istenmiş ise de bu eksikliklerin tam olarak yerine getirildiği söylenemez. Davacının talebinin, yapılan imar uygulamasının idari yargı yerince iptal edilerek iptal kararının kesinleşmiş olması halinde dinlenebileceği gözetildiğinde bu eksikliklerin öncelikle giderilmesi gerekmektedir. Çünkü davacının eski hale ihyasını talep ettiği sicil kaydına dönülebilmesi için bu kaydın kapanmasına neden olan tüm imar uygulamalarının idari yargı yerince iptali gerekmektedir.
O halde, mahkemece, 1940 ada 7 parsel sayılı taşınmazın eksiksiz bir şekilde tedavüllü tapu kayıtlarının, (geldi ve gitti parselleri denetlenebilir şekilde kütük sayfası suretlerinin) ve taşınmazda yapılmış olan imar uygulaması veya imar uygulamalarına dair Belediye encümen kararları ile şuyulandırma cetvellerinin ve dayanak tüm belgelerin temin edilmesi; mahallinde keşif yapılmak suretiyle dava konusu ihyası istenen parsel sınırları üzerinde imar uygulaması ile oluşturulan alanlar ( imar parselleri, yol, park vb.) belirlenenip, bu kapsamdaki imar parsellerinin tapu kayıtları getirtildikten sonra, dava dışı tapu kayıt malikleri ile idari işlemi yapan Belediye aleyhine aynı taleple dava açmak üzere davacıya usulüne uygun süre verilmesi, açıldığı taktirde eldeki dava dosyası ile birleştirilmesi; taraf teşkili sağlandıktan ve taşınmazın bulunduğu alanda yapılan imar uygulamaları ve bu uygulamaların idari yargı yerince iptal edilip edilmediği usulünce araştırıldıktan ve varsa derdest iptal davalarının sonucu beklenildikten sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/12/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.