Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2019/4151 E. 2020/6534 K. 21.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4151
KARAR NO : 2020/6534
KARAR TARİHİ : 21.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki asıl dava temliken tescil ve tazminat, birleştirilen davada elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hüküm; Dairemizin 29.05.2019 gün ve 2017/3743 Esas, 2019/4930 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Asıl dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazimat, birleştirilen dava ise elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 13.01.2009 tarihli dilekçe ile, davacının kardeşi … ile amcaları …’ün 08.03.1982 tarihinde aralarında bir anlaşma yaptıklarını, bu anlaşmaya göre … ve … kardeşlerin … İlçesi, … Köyü hudutları içerisinde bulunan ve miras yolu ile babalarından kalan ev ve arsayı amcaları …’e verdiklerini, karşılık olarak …’ten … Köyü, … Mevkii 2385 parsel sayılı arsayı aldıklarını, amca …’ün 05.07.1988 tarihinde de arsanın devrini ikrar eden bir anlaşma metni imzaladığını, bu anlaşmanın muhtar ve üyeler önünde yapıldığını, …’ün çocuklarının bu anlaşmadan haberlerinin olduğunu, davacının tapuyu istemesine rağmen devrini bir türlü yapmadıklarını, davacının 1985 yılında evini yaptırmaya başladığını, 1988 yılında evin inşaatının bittiğini, 1994 yılında amca …’in vefatı üzerine mirasçıların arsanın kendilerine ait olduğunu söylemeleri nedeniyle bu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/6 D.İş. sayılı dosyası ile yapılan tespite göre yapı değerinin 65.000,00TL, arsa değerinin ise 5.000,00TL olarak belirlendiğini, davacının bu yapıyı yaparken iyi niyetli olduğunu belirterek, mahkemenin uygun göreceği bedel karşılığında yapılan binanın ve üzerinde bulunduğu arsa kısmı ile birlikte mülkiyetinin davacıya verilmesini, aksi halde fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacının arsa üzerinde yapmış olduğu yapılan masraflarının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar-karşı davacılar, dava konusu 2385 parsel sayılı taşınmazın muris … adına kayıtlı olduğunu, davacı-karşı davalı …’ün 20 yılı aşkın süredir haklı ve geçerli bir hukuki sebep bulunmaksızın parselin üzerine ev ve müştemilatlar yapmak suretiyle işgal ettiğini, işgale son vermesi için davalı … ile yapılan görüşmelerin olumlu bir sonuç vermediğini belirterek, davaya konu 2385 sayılı parsele davalı … tarafından yapılan elatmanın önlenmesine, taşınmaz üzerine yapılan binaların kal’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00TL yıkım masrafı ve 100,00TL eski hale getirme masrafı ödenmesine, haksız işgal tarihinden başlamak üzere şimdilik 100,00TL ecrimisil ödenmesine ve bu bedele haksız işgal tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, asıl dava olan temliken tescil davasının kabulüne, birleştirilen 2010/11 Esas sayılı elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı … vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 29.05.2019 tarihli, 2017/3743 E. 2019/4930 K. Sayılı ilamıyla, “Davacı, 08.03.1982 tarihli ve 05.07.1988 tarihli anlaşma senetlerine dayanarak temliken tescil talebinde bulunmuş ise de, dosya kapsamı itibariyle taraflar arasında çekişmeli taşınmazın birçok davaya konu olduğu, dosya içerisindeki bilirkişi rapor ve krokilerine göre davacıya ait binanın davalıların murisi …’e ait 2385 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edildiği anlaşılmıştır. Yukarıda açıklandığı gibi temliken tescil talebinde bulunabilmek için iyi niyetin inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmesi gerekir. Şu duruma ve dosyada mevcut delillere göre davacının iyi niyetle başkasının arsasına inşaat yaptığı ispatlanmadığından mahkemece temliken tescil isteminin reddine, elatmanın önlenmesi ve kal isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği, davacının temliken tescil isteminden sonra ikinci kademedeki isteği ise, tazminat istemine ilişkindir. Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde araştırmalar yapılması, davacının iyi niyetli olduğunun ispat edilmediği anlaşıldığından asgari levazım değeri üzerinden davalı-karşı davacıların temellüke razı olup olmadıklarının sorulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Ayrıca, karşı davada davacılar-karşı davalıların ecrimisil talebi de bulunmaktadır. Bilindiği üzere ecrimisil, kötü niyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu bir nevi haksız işgal tazminatıdır. Davacı taşınmaz üzerine bina yaparak tasarrufta bulunmuş ise de, davalı-karşı davacıların uzun yıllardır davacıyı bu kullanımdan men etmek amacıyla bir yola başvurmadıkları anlaşılmakla ecrimisil isteyemeyeceklerinden bu talebin de reddine karar verilmesi gerekir.
Değinilen bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Asıl davada davacı ve birleştirilen davada davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Somut olaya gelince; davacı ile kardeşi … ve davalılar murisi … arasında yapılan 08.03.1982 tarihli anlaşma senedinin incelenmesinde, … ilçesi, … Köyü, hudutları içerisinde bulunan babalarından kalma ev ve arsayı …’e verdikleri, …’ün de kendi namına imar iskandan aldığı tapulu arsayı kardeşinin çocuklarına verdiği, tapusunu da vereceği konusunda anlaştıkları ve bu anlaşmayı anlaşmanın tarafları olan …, …, … ile köy muhtarı ile üyelerinin imzaladığı görülmüştür. Dava konusu 2385 parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanaklarından, 11.12.1985 tarihinde … adına kayıtlı olduğunun tespiti yapılmış ve bu tespite karşı ilan süresi içerisinde itiraz edilmediğinden 22.04.1986 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1983/299 E. 1988/164 K. Sayılı ilamında davacılar … ile …’ün, keşiften sonra 05.07.1988 tarihli oturumda davacılar ile davalının Kadastro Mahkemesine gönderilen 226, 1255, 1858 ve 2255 parsel sayılı taşınmazların tapulama tutanaklarında olduğu gibi kalmak şartı ile diğer tapu ile malik bulundukları taşınmazları kendi aralarında taksim etmek suretiyle davacıların dedesi bulunan …’nin amcaları olan davalı …’e bağışlamış olduğu taşınmazlara karşılık 1858, 1813 ve 255 sayılı taşınmazları verecekleri davalı …’in de Toprak İskan Müdürlüğü’nden almış bulunduğu … mevkiindeki 2385 parsel sayılı gayrimenkulü davacılara vereceği, tapudan devredeceği, bunun dışında kalan bütün taşınmazları kendi aralarında rızaları ile taksim edecekleri buna karşılık davacının Kadastro Mahkemesi’nde bulunan 1888/81, 82, 83, sayılı dosyalardaki iddialarından feragat edecekleri şeklinde anlaştıkları ve bu anlaşmaların imzaları ile onaylandığı mahkemece görülerek, 05.07.1988 tarihinde davacıların davadan feragati nedeniyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. … Kadastro Mahkemesi’nin 1988/81 E. 1988/165 K. Sayılı ilamının incelenmesinde, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davacılar … ve … ile davalı … arasında görülmekte olan müdahalenin men’i davasında dava konusu olan ve Kadastro Mahkemesi’ne devredilen davada tarafların 05.07.1988 tarihli oturumda aralarında anlaştıklarını bu anlaşmalarının Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1983/299 E. Sayılı dosyasında olduğunu belirttikleri ve açmış oldukları bu davadan feragat ile taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmesini istedikleri, mahkemece 05.07.1988 tarihinde davacıların davadan feragati nedeniyle davanın reddine, 1255 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verildiği görülmüştür. Bu anlaşma ile sonuçlanarak feragat nedeniyle reddedilen davalardan önce dava konusu taşınmazın satışını düzenleyen 1982 tarihli anlaşma senedine ek olarak taraflarca değilde muhtar ve üyeler tarafından imzalanan 05.02.1988 tarihli anlaşma senedi düzenlendiği anlaşılmıştır. Dosya içesinde keşif mahallinde beyanları alınan davacı tanıkları ve mahalli bilirkişiler, dava konusu taşınmazın …’e ait olduğunu, bu taşınmazı …’in davacı ve kardeşi …’e sattığını, karşılığında da başka bir ev ve arsayı aldığını kendisinden bizzat duyduklarını, taşınmaz üzerindeki evi 20-25 yıl öncesinde davacının yaptırdığını, davacının evi yaptırdığı esnada …’in karşı çıkmadığını, …’in ev yapıldıktan sonra öldüğünü, davacının evi yaptırdığı tarihten itibaren burada kendisinin oturduğunu beyan etmişlerdir.
Bütün bu açıklamalar ışığında, davacının davalılar murisi …’e ait 2385 parsel sayılı taşınmazın temliken tescile karar verilen kesimdeki yapının onun sağlığında ve muvafakatı ile birlikte yapıldığı, davacının ileride kendilerine devredileceği inancı ile hareket ettikleri ve sübjektif iyiniyet koşulunun gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için gereken diğer koşullardan yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olduğu, yapı yapanın taşınmaz malikine mahkemece belirlenen uygun bedeli ödediği ve ifraz koşulu hususunda taşınmazın tamamına yakınını kapsayan taşınmazın mahkemece tamamının tapu iptal ve tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle onanması gerekirken bozulmasına karar verildiği bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından asıl davada davacı ve birleştirilen davada davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 29.05.2019 tarihli, 2017/2743 Esas, 2019/4930 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün belirtilen gerekçe ile onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davacı ve birleştirilen davada davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin 29.05.2019 tarihli, 2017/3743 Esas, 2019/4930 Karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, yukarıda belirtilen nedenlerle hükmün ONANMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının davalı tarafa iadesine, 21.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.