Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/898 E. 2018/7398 K. 05.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/898
KARAR NO : 2018/7398
KARAR TARİHİ : 05.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki geçit hakkı davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 11.09.2017 gün ve 2015/4770 Esas, 2017/5949 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde dahili davalı … tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili davacıların … Köyü 4579 parsel numaralı taşınmazın maliki olduklarını, taşınmazın ana yola çıkışı bulunmadığını, davacının taşınmazı lehine davalılara ait 1172, 1173 ve 1174 parsel numaralı taşınmazlardan geçit hakkı tesisini dava etmiştir.
Davalı … vekili; imar çalışmalarının sonuna gelindiğini, bu çalışmayla tüm köyün ve çevrenin yol ve imar durumunun disipline edileceğini, bu hususun bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ve müvekkiline ait 1174 parsel yerine dava konusu diğer parsellerden geçit hakkı kurulmasının daha uygun olacağını savunmuştur.
Mahkemece, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar veilmiştir.
Hükmü, davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin, 11.09.2017 tarih, 2015/4770 Esas, 2017/5949 Karar sayılı ilamı ile; “…Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir. TMK’nın 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nun 90.maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı yasanın 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1)Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2)Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3)Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4)Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece 29.11.2013 tarihinde verilen kesin süre usulüne uygun değildir. Zira, hangi parselin hangi … maliklerinin davaya dahil edilmesi gerektiği açıkça belirtilmediği gibi, kesin sürenin sonuçları da ihtar edilmemiştir.
O halde;
1)Dava konusu edilen taşınmazlardan 1185 parsel sayılı taşınmazın malik/maliklerinin davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi ve işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2)13.01.2012 bilirkişi raporunda belirlenen alternatifler içerisinde geçit hakkı kurulmasına en uygun güzergahın 2 No’lu alternatifte gösterilen güzergah olduğunun anlaşılması halinde; keşfin 21.11.2011 tarihinde yapılmış ve geçit hakkı bedelinin 23.01.2012 tarihinde belirlenmiş olması nedeniyle, keşif tarihi ve karar tarihi arasında geçen süre zarfı dikkate alındığında mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak 2 No’lu geçiş güzergahının keşif tarihi itibarıyla yeniden değerinin belirlenmesi, belirlenen değerin depo edilmesinin sağlanması ve sonucuna göre karar vermesi gerekmektedir.
Mahkemece yukarıda değinilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. “Gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.”
Hükümden sonra dava konusu 1174 sayılı parsel maliki olarak davaya müdahale talep eden … vekili, karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Davadaki istemin dayanağı, geçit hakkı talebidir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Dairemizin anılan bozma ilamında değinilen ve bozma gerekçesi yapılan hususlar yönünden kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bir dava açıldıktan sonra tapuda malik olan davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse artık dava konusu taşınmaz üzerinde bir tasarruf yetkisi kalmaz. Bu durumda mahkemece diğer tarafa, savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkı hatırlatılarak cevaba göre işlem yapılması gerekmektedir.
Davaya konu 1174 sayılı parsel, dava açıldığı esnada davalılardan … adına tapuda kayıtlı iken, ilk derece mahkemesince hüküm verildikten sonra karar düzeltme talebinde bulunan …’ya devredilmiştir.
Bu durumda mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi uyarınca işlem yapılıp neticesine göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Değinilen bu husus karar düzeltme istemi üzerine bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin HUMK’nun 440. maddesi gereğince kabulüyle, Dairemizin, 11.09.2017 tarih, 2015/4770 Esas, 2017/5949 Karar sayılı ilamındaki bozma gerekçelerine ilave olarak belirtilen sebeple de kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahale talep eden … vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 11.09.2017 tarihli, 2015/4770 Esas, 2017/5949 Karar sayılı bozma ilamına ilave olarak yukarıda belirtilen nedenle de hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.