YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5658
KARAR NO : 2021/3348
KARAR TARİHİ : 20.05.2021
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.11.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili; 13 parsel, 420 parsel, 432 parsel, 433 parsel ve 445 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satılarak giderilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece 16.11.2016 tarihli ek karar ile, eksik temyiz masrafının tamamlanması için … vekiline 26/09/2016’da muhtıra tebliğ edildiği, temyiz harcının süresinde yatırılmadığı gerekçesiyle temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Hükmü ve 16.11.2016 tarihli temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına dair ek kararı davalı … vekili temyiz etmiştir.
1- 16.11.2016 tarihli ek kararın temyiz incelemesi yönünden;
Somut olayda; davalı … vekiline temyiz masrafının tamamlanması için 26/09/2016 tarihinde tebligat yapıldığı, bunun üzerine ilgilinin 26/09/2016 tarihli Kastamonu Mahkemeler Veznesi makbuzu ile 150TL temyiz masrafı yatırdığı gözönüne alındığında, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla mahkemenin temyiz itirazının reddine ilişkin 16.11.2016 tarihli ek kararı kaldırılarak işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
2-Davalının hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Paydaşlığın (Ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (Ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK’nin 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Paydaşlığın (Ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (Muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (Ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (Ortaklara) dağıtılır.
Somut olaya gelince;
1- Dava konusu 445 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında muhtesat şerhi bulunduğu, 420 parsel sayılı taşınmaz hakkında ise muhtesatın aidiyetine ilişkin mahkeme kararı temin edildiği, bunun üzerine mahkemece her iki parsel yönünden de muhtesat oranının yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişilere 03.11.2015 tarihli raporda hesaplattırıldığı; ancak muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin payları oranında paydaşlara dağıtılmasına ilişkin hüküm kurulmadığı ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmediği anlaşıldığından hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Dava konusu taşınmazlar hissedarlarından davalı …’nun karar tarihi olan 30.12.2015 tarihinden önce olmak üzere 13.06.2014 tarihinde öldüğü, ancak mirasçılık belgesi getirtilerek mirasçılarının davaya dahil edilmediği anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı HMK’nin 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır. Davalı …’nun mirasçılık belgesi ile tespit edilecek mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekirken eksik taraf teşkili ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, kısa kararda taşınmazların hem paydaşlar arasında satışına hem de umum arasında satışına karar verilerek çelişki yaratıldığı, gerekçeli kararda ise herhangi bir açıklama yapılmaksızın umum arasında satışa karar verildiği, bu nedenle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması da doğru değildir.
Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 20.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.