Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/5521 E. 2019/1137 K. 11.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5521
KARAR NO : 2019/1137
KARAR TARİHİ : 11.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.01.2014 gününde verilen dilekçe ile kadastro tespitine itiraz talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, geçit hakkı tesisine dair verilen 10.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vasisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, (kadastro tespitine itiraz davası olarak açılmışsa da yargılama sırasında talep değiştirildiğinden) Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı tesisi istemine ilişkindir.
Davacı vekili; … ilçesi … köyünde yapılan yenileme kadastro çalışmaları sonucunda davacının taşınmazının 122 ada 6 parsel davalının taşınmazının 122 ada 4 parsel olarak tespit edildiğini, dava dilekçesine ekli krokideki kırmızı taralı alanın çok eskiden beri davacıya ait olduğu ve onun tarafından kullanıldığı halde davalıya ait 122 ada 4 parselin hudutları içerisinde tespit edildiğini, bu şekilde davacının ana yola çıkışında olanaksız hale geldiğini, bu nedenle yapılan tespite itirazın kabul edilerek ekli krokide kırmızı taralı alanın davalı adına tespit edilen 122 ada 4 parselden iptal edilerek, davacıya ait 122 ada 6 nolu parsele ilave edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 23.01.2015 tarihli dilekçesiyle dava dilekçesini açıklayarak talebinin davalı taşınmaz üzerinden geçit hakkı tesisine dair olduğunu beyan etmiştir.
Davalı … vasisi, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 122 ada 4 parsel sayılı taşınmazın, 20/3/2015 havale tarihli rapora ekli krokisinde A harfi ile gösterilen 54,84m²’lik kısım üzerinden 122 ada 6 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vasisi … temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5 – 3 m) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanunu’nun 748/3 ve 1012. Maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “irtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
1) Mahkemece, geçit hakkının nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5 – 3 m) tesisine karar vermek gerekirken somut olayda, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle infaza elverişli hüküm oluşturulmadan, parsel sınırındaki uzantılar ve kırıklara göre 3 ila 3,5 m genişliğinde tesis edilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
2) Kabule göre de; “Beyanlar” başlıklı 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1012 madde hükmü “Bir taşınmazın eklentileri, malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılır. Bu kaydın terkini, kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlıdır. Taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır” şeklindedir. Yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca genellikle tapu kütüğüne yazılarak alenileştirilmesinde fayda umulan hukuki ilişki ve fiili durum şeklinde tarif edilen her beyanın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterebilme olanağı yoktur. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için ya Medeni Kanunda bir hüküm olması, veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi, yahut tapu sicil tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olayda; hükümle kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca tapu sicilinin beyanlar hanesinde yer alan özel sütuna şerh verilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vasisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.