Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/4160 E. 2019/920 K. 05.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4160
KARAR NO : 2019/920
KARAR TARİHİ : 05.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.06.2013 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava ile haczin feki istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne dair verilen 17.05.2018 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı … vekili, duruşmasız olarak incelenmesi davalı …. vekili ve davalı SGK vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 05.02.2019 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … Av. …, davalı SGK vekili Av. …, davalı …. vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Dava, inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava hacizlerin fekki istemine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 7 parsel sayılı taşınmazı kredi kullanmak amacıyla ve davalıdan geri almak şartıyla 29.05.2006 tarihli satış ile davalıya devrettiğini, kredi borcunun bittiğini ancak davalının taşınmazı devre yanaşmadığını belirterek tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava ile de dava konusu taşınmaz üzerindeki haczin ve ipoteğin fekkini istemiştir.
Davalı … vekili davacının dosyaya sunmuş olduğu 29/05/2006 tarihli sözleşmenin müvekkili bağlamadığını, belgedeki yazıların, imza ve parafların müvekkile ait olmadığını, yazılı delilde sözleşmeye taraf olanların imzalarının bulunmasının gerektiğini iddia ederek, davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … vekili ve SGK vekili, iyiniyetli 3. kişi olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tapu iptali davasının kabulüne, davalı … adına tapuda kayıtlı 61 ada 7 parsel 10 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, birleştirilen davanın davalısı … yönünden davanın kısmen kabulüne, tapuda 01/10/2007 tarih 25347 yevmiye No’lu 250.000,00TL bedelli ipoteğin 140.188,59TL’lik miktarın iptali ile ipoteğin 109.811,41TL asıl alacak üzerinden dava tarihinden itibaren aylık %1,10 faiz yürütülmek suretiyle ipoteğin devamına, davalı SGK yönünden davanın kabulüne, … SGK İl Müdürlüğü’nün 29/08/2014 tarih 2014/808 sayılı hacizlerin fekkine karar verilmiştir.
Hükmün davalı … vekili, davalı … vekili ve davalı SGK vekili temyizi üzerine Dairemizin 04.04.2017 tarihli 2017/1154 Esas, 2017/2706 Karar sayılı ilamı ile “…davalı … 25.05.2006 tarihli 545 yevmiye numaralı vekaletname ile …’e 10 numaralı bağımsız bölümü satmak konusunda yetki vermiştir. Davacı ile … arasında imzalanan 29.05.2006 tarihli adi sözleşme ile “.. Konut kredisi kullanılmak için tapu işlemlerinin … tarafından yapılacağı, tapu satışı ile ilgili …’ya herhangi bir bedel ödenmeyeceği, satışın bankadan kredi kullanmak için gerçekletirildiği, kredi ödemesi bittiğinde aslı sahibi …’ya iade edileceği…” kararlaştırılmıştır. Söz konusu sözleşme davacı ile davalının vekili … arasında imzalandığından davalı sözleşmesinin geçersiz olduğu yönünde savunmada bulunmuş ise de davalı vekili temyiz dilekçesinde davalı ile davacı arasında inanç sözleşmesi olduğu vakasını kabul etmiştir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş eski Türk Borçlar Kanununun 81. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 97. maddesi uyarınca davalının çekmiş olduğu krediden davacıya ödendiği somut delillerle tespit edilen miktarın mahkeme tarafından belirlenerek davalıya ödenmek üzere depo edilmesine karar vermek olmalıdır. Ayrıca …. ile davalı arasındaki ipotek sözleşmesinin muvaazalı olup olmadığı mahkeme tarafından araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tapu iptali ve tescili davasının kabulüne, davalı … adına tapuda kayıtlı 61 ada 7 parsel 10 No’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, birleştirilen davanın davalısı … yönünden davanın kabulüne, tapuda 01.10.2007 tarih 25347 yevmiye nolu 250.000,00TL bedelli ipoteğin fekkine, ipoteğin kaldırılması için depo ettirilen 109.811,41TL depo bedelinin karar kesinleşinde davalı …’a verilmesine, davalı SGK yönünden davanın kabulüne, … SGK İl Müdürlüğü’nün 29.08.2014 tarih 2014/808 sayılı hacizlerin fekkine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı …, davalı … vekili ve davalı SGK vekili temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre Davalı SGK vekilinin tüm, davalı … vekili, davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı … vekili, davalı … vekili diğer temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda; davacı vekili 61 Ada 7 No’lu parselin davalıyla aralarında inanç sözleşmesi gereğince bankadan kredi çekmek amacıyla davalıya devredildiğini, bankadan 200.000,00TL konut kredisi çekildiğini, kredinin 120.000,00TL’sinin davalı tarafından parça parça kendisine verildiğini, geri kalan miktarın davalı tarafından kullanıldığını beyan etmiştir. 27.03.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre 31.05.2013 dava tarihi itibariyle kredi paylaşım oranına göre davalının ödemesi gereken tutarın 155.661,41TL olduğu, davacının belgelendiren ödemesi ise 45.850,00TL olduğu, davacının dava tarihi itibariyle ödemesi gereken 109.811,41TL olduğu belirtilmiştir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde dava konusu taşınmazın davalı adına 29.05.2006 tarihinde tescil edildiği, aynı tarihte Akbank’tan kullanılan kredi karşılığında 200,00TL’lik ipotek tesis edildiği, kredi sözleşmesinin incelenmesinde ise 10 yıl süre ile geri ödemeli banka kredisi çekildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda dava tarihi itibariyle davacının ödemesi gereken miktar hesaplanmış ancak dava tarihinden sonra da kredi ödemelerinin devam ettiği anlaşıldığından eski Türk Borçlar Kanununun 81. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 97. maddesi uyarınca davalının çekmiş olduğu krediden davalı tarafından bankaya ödenen miktarın mahkeme tarafından belirlenmesi ayrıca dosya içerisinde bulunan protokol ve ibraname başlıklı 10.01.2011 tarihli belgeden davalının dava konusu taşınmazın aidat bedeli olarak 20.400,00TL ödeme yaptığı anlaşıldığından, davalının dava konusu taşınmaz ile ilgili ispatlayabildiği varsa diğer ödemeler de araştırılarak davacının ödendiği somut delillerle tespit edilen miktar çıkarıldıktan sonra kalan bedelin mahkeme tarafından belirlenerek davalıya ödenmek üzere depo edilmesine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, 04.04.2017 tarihli 2017/154 Esas, 2017/2706 Karar sayılı bozma ilamımızda da belirtildiği üzere davalı … ile diğer davalı … arasındaki ipotek sözleşmesinin muvazaalı olup olmadığı konusunda mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı SGK vekilinin tüm, davalı … vekili, davalı … vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca … vekili, davalı … vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, 2.037,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 05.02.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usule ve Kanuna uygun bulunduğundan, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.