Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/378 E. 2019/1165 K. 12.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/378
KARAR NO : 2019/1165
KARAR TARİHİ : 12.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 01.04.2015 tarihinde verilen dilekçeyle tasarruf yetkisinin tespiti ve tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 22.11.2016 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi taraf vekilleri tarafından talep edilmiştir. … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf başvurusunun reddine, harç ve vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin kabulüyle yerel mahkeme kararının 3. ve 5. maddelerinin düzeltilmesine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak temyizi ise davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 05.02.2019 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı olarak temyiz eden davalı vekili Av. … ile karşı taraftan davacı vekili Av. … (duruşmasız temyiz eden) geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildinten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, 430 ada, 1 parselde … Merkez Caminin bulunduğunu, söz konusu caminin altında bütünleyici/müştemilattan olan ve ticari faaliyetlerde kullanılan yerlerin/dükkanların davalı … tarafından kiraya verilmek suretiyle elde edilen gelirlerin cami ihtiyaçları dışında sarf edildiğini, bu durumun açıkça meri mevzuata aykırı olduğu gibi hakkaniyete aykırı olduğunu, 633 Sayılı Kanunun 02.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren ek 4. maddesinde, “mülkiyeti kamu kurum ve kuruluşlarıyla Hazineye ait taşınmazlar üzerindeki … cami, mescit ve Kur’an kurslarının bir kısmında veya eklentisi yada bütünleyici parçasında bulunan ve ticari faaliyetlerde kullandırılması öngörülen kısımları, irtifak hakkı tesisine konu edilmemek şartıyla Diyanet İşleri Başkanlığınca işletilebilir veya Devlet İhale Kanunun 51/1-g bendi uyarınca pazarlık usulüyle yapılacak ihaleyle işletebilir veya kiralanabilir.” hükmünün yer aldığından bahisle dava konusu cami müştemilatında bulunan ve ticari faaliyette kullanılan bütünleyici parçaların tasarruf yetkisinin … İlçe Müftülüğüne/davacıya devriyle 02.08.2013 tarihinden itibaren alınan tüm kira gelirlerinin cami, mescit ve Kur’an kurslarının ihtiyaçlarında kullanılmak üzere … İlçe Müftülüğüne/davacıya ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir..
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı kurumun tüzel kişiliği bulunmadığından dava ve taraf ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini, husumet itirazında bulunduklarını, davacı kurumunun davaya konu taşınmazın maliki olmadığını, bahsi geçen kanunların hiçbirinde camilerin mülkiyetinin ve tasarruf yetkisinin davacıya ait olduğuna dair bir hükmün bulunmadığı, maliki olmaması sebebiyle de davacı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacı kurumun ne davaya konu caminin yapımı ve inşası için, ne de caminin faaliyetlerinin devamı için hiçbir çalışma yapmadığını ve hiçbir şekilde ödenek tesis etmediğini, devlet tarafından da camilere hiçbir şekilde ödenek tahsis edilmediğini ve camilerin gerekli masraflarının halkın yardımıyla karşılandığını, bu itibarla davacı kurumun davalıdan talep edebileceği hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, ayrıca tasarruf yetkisi bulunmadığını, dava konusu caminin ek 4. madde kapsamında olmadığı, … tarafından işletilmesi ya da kiraya verilmesinin söz konusu olmadığını beyanla, dava ve taraf ehliyeti yokluğundan, husumet yönünden ve davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkemece, davacının davasının kabulü ile, … Merkez Camii’nin müştemilatı olan ve davalı belediyece kira geliri elde edilen Merkez Mah. 430 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1626,17 m2 olup betonarme tabir cami ve 39 adet dükkan bulunduğu ve bu taşınmazdaki 18, 25, 26, 27, 29, 20, 22, 39, 21, 23, 24, 28, 30, 32, 36, 38, 17, 19, 31, 16, 33, 34, 35, 37, bağımsız bölümlerdeki davalının tasarruf yetkisinin davacı …’nda olduğunun tespitine ve davanın bu yönden kabulü ile tasarruf yetkisinin …’na bırakılmasına, davacının tazminata yönelik talebinin ise davalının dava tarihine kadar taşınmazı mülkiyet hakkına dayalı olarak kullandığından ve davacı tarafından temerrüde düşürülmediğinden bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili ve davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince; davacı vekilinin İstinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun harç ve vekalet ücreti yönünden kabulü ile … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22.11.2016 tarih ve 2015/178 Esas 2016/475 Karar sayılı kararının hüküm kısmının 3. ve 5. paragraflarının kaldırılmasına, hükmün 3. ve 5. paragraflarının aşağıdaki şekilde düzeltilmesine, harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 31,40TL maktu karar ve ilam harcının davalı … Başkanlığından tahsiline, kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.980,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca dava değeri üzerinden hesaplanan 5.850,00TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, davalı vekilinin yargılama giderlerine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Hükmü, duruşmalı olarak davalı vekili, duruşmasız olarak ise davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş; reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava değeri 100.000,00TL olup bu bedel üzerinden davalı lehine karar tarihinde yürütlükte bulunan AAÜT’ye göre 10.750,00TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 5.850,00TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) No’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulüyle, hüküm sonucunun 3. bendinin 4. paragrafında bulunan “5.850,00TL.” ibaresinin çıkartılarak yerine “10.750,00TL” yazılması suretiyle düzeltilmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 2.037,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.02.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Mülkiyet hakkı, Anayasanın 35. maddesi ile güvenceye bağlanmış mutlak bir anayasal hak olup, malik sıfatını taşıyan kişiler güvenceden yararlanır ve onu dermeyan edebilirler. Bu teminat, hukuk devletinin bir gereğidir. Yine Anayasanın 90/5. maddesi uyarınca iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye) Ek 1 No’lu Protokolün 1. maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve Uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. ” denilmek suretiyle mülkiyet hakkı, garanti altına alınmıştır.
Mülkiyet hakkı, ayrıca Türk Medeni Kanununun 683 ila 778. maddeleri arasında düzenlenmiş, ancak açık bir tanımı yapılmamıştır. Mülkiyetin unsurları ise TMK.’nin 683. maddesinde açıklanmış ve aynen: “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”denilmiştir. TMK’nin 684.maddesinde, mülkiyet hakkının kapsamı belirlenmiş ve “Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçasına da malik olur.” denilmiştir.
TMK’nin 719. maddesi taşınmazların yatay mülkiyet kapsamını belirlerken 718. maddesi hükmü ile de dikey mülkiyet kapsamı belirlenmiştir. Diğer yandan, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arzın mülkiyetine bağlıdır.
634 Kat Mülkiyeti Kanununun tarifler başlıklı 2/a maddesinde bağımsız bölümün; “anagayrimenkulün ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya elverişli olup, bu Kanun hükümlerine göre bağımsız mülkiyete konu olan bölümleri”, eklentinin ise; “bir bağımsız bölümün dışında olup, doğrudan doğruya o bölüme tahsis edilmiş olan yerler” olarak tanımı yapılmıştır. Anılan kanunun 6. maddesinde; “Bir bağımsız bölümün dışında olup, doğrudan doğruya o bölüme tahsis edilmiş olan kömürlük, su deposu, garaj, elektrik, havagazı veya su saati yuvaları, tuvalet gibi eklentiler, ait olduğu bağımsız bölümün bütünleyici parçası sayılır ve o bölümün maliki, eklentilerin de tek başına maliki olur. Eklentiler kat mülkiyeti kütüğünün (Beyanlar) hanesine kaydedilir ve bunlardan anayapının oturduğu zeminin dışında kalanlar kadastro planında veya tapu haritasında ayrıca gösterilir. Bağımsız bölüm üzerinde kat mülkiyetiyle ve diğer kat maliklerinin haklariyle bağdaşması mümkün olmayan irtifaklar kurulamaz. Bağımsız bölümlerin başkasına devri, kayıtlanması veya kiralanması halinde, eklentiler ve ortak yerler de kendiliğinden devredilmiş, kayıtlanmış vaya kiralanmış olur.” hükmüne yer verilmiştir.
Davaya dayanak teşkil eden 633 sayılı Kanunun ek 4. maddesinde ise ; “… Mülkiyeti mazbut ve mülhak vakıflar ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait olanlar dışında kalanlar ile mülkiyeti kamu kurum ve kuruluşları ile Hazineye ait taşınmazların üzerinde dernek veya vakıflarca kendi kaynaklarıyla ve/veya toplanan bağış ve yardımlarla yaptırılanların (bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yaptırılmış olanlar dahil) dışında kalan cami ve mescitler ile Kur’an kurslarının bir kısmında veya eklentisi ya da bütünleyici parçasında bulunan ve ticari faaliyetlerde kullandırılması öngörülen kısımları, irtifak hakkı tesisine konu edilmemek şartıyla Diyanet İşleri Başkanlığınca işletilebilir veya 08.09.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca pazarlık usulüyle yapılacak ihaleyle işlettirilebilir ya da kiralanabilir.” denilmektedir.
Somut olayda dava konusu 430 ada 1 parsel sayılı taşınmaz tapuda betonarme kargir cami ve 39 adet dükkan niteliğiyle kayıtlıdır. Taşınmazda 28.02.2003’te kat mülkiyeti kurulmuştur. 24 adet bağımsız bölüm …, 16 adet bağımsız bölüm ise … İmar ve Eğitim Hizmet Vakfı adına kayıtlıdır. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa tabi taşınmazın, her biri işyeri olarak tapuda ayrı ayrı kaydı bulunan bağımsız bölümlerinin, cami ve mescitler ile Kur’an kurslarının bir kısmında veya eklentisi ya da bütünleyici parçasında bulunan ve ticari faaliyetlerde kullandırılması öngörülen kısımları olarak kabulü 634 sayılı Kanunun 6. maddesine göre mümkün değildir. Davanın kabulüne yönelik verilen hükmün, açıklanan gerekçelerle bozulması görüşünde olduğumdan, hükmün onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.