Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/3776 E. 2019/372 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3776
KARAR NO : 2019/372
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.07.2012 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ıslahla ikinci kademede alacak istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil talebinin reddine, alacak talebinin kabulüne dair verilen 30.05.2017 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili, duruşmasız temyizi ise davacı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 15.01.2019 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı olarak temyiz eden davalılar vekili gelmedi. Karşı taraftan duruşmasız olarak temyiz eden davacı vekili Av. … geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Dava, satış vaadis sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ıslah dilekçesiyle ikinci kademede tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının, dava dışı arkadaşı … ile birlikte … 13. Noterliğinin 22.07.2009 tarih 12344 yevmiye numarası ile tanzim edilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalıların … … Köyünde tapuya kayıtlı tüm taşınmazlarının %50 hissesini satın aldıklarını ve satış bedelini sözleşmenin tanzimi anında peşin ve nakit olarak ödediklerini ve sözleşmenin tapu kayıtlarına şerh edildiğini, davalı …’nun kendisine ait hisseleri daha önceki tarihlerde başkalarına sattığının ve bu şekilde davacıyı dolandırdığının anlaşıldığını, davalı …’nun ise sözleşmeden sonra bazı taşınmazlar üzerinde bankadan kredi kullanarak ipotek koydurttuğunu bu şekilde davacının dolandırıldığını, taraflar arasında satış vaadi sözleşmesi gereğince davalıların tüm taşınmazlarındaki hak ve hisselerin satıldığı tartışmasız ise de şimdilik diğer taşınmazlara ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak üzere dava dilekçesinin sonuç kısmında yazılı 15 adet parseldeki davalılar adına kayıtlı hisselerin %50 sinin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve davalılar arasında düzenlenen vekaletname ve davacı ile … arasında yapılan sözleşmeler dikkate alındığında; satış vaadine konu olan taşınmazların davalılara miras yolu ile intikal eden taşınmazlar olarak belirtildiğini, bu nedenle sözleşmeye yansıyan irade beyanının tespitinin önemli olduğunu, tapu kayıtlarının incelenmesinde bir çok taşınmazın tam hisse ile davalılara ait olduğunu ve miras yolu ile intikal etmediğini, satış vaadi sözleşmesinin elbirliği mülkiyetinin çözülünceye kadar ifa kabiliyetinin bulunmadığını, davacı ve dava dışı …’e miras hak ve hisselerinin 50’si satıldığına göre davacının dava dışı …’in payını da kapsayacak şekilde %50 oranında tapu iptali ve tescil istemesinin doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece ilk olarak davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz talebi üzerine Dairemizin 12.12.2014 tarihli, 2014/8328 Esas, 2014/14226 Karar sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamanın sonunda, dava konusu … 129, 127, 136, 159 ada 25, 159 ada 26, 159 ada 27, 269, 270, 271, 163 ada 10, 134, 154, 155 ve 137 parsellere ilişkin mahkememizce verilen hükmün Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2014/8328 Esas 2014/14226 Karar sayılı ilamı ile kesinleştiğinden bu parseller yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu … Mahallesi 191 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu iptal tescil talebinin reddine, davacının alacak talebinin kabulü ile; 50.000,00TL’nin ıslah tarihinden itibaren (02.05.2017) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesini davalılar vekili, duruşmasız olarak temyizi ise davacı vekili talep etmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nin 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “dava konusu … 129, 127, 136, 159 ada 25, 159 ada 26, 159 ada 27, 269, 270, 271, 163 ada 10, 134, 154, 155 ve 137 parsellere ilişkin mahkememizce verilen hükmün Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2014/8328 Esas, 2014/14226 Karar sayılı ilamı ile kesinleştiğinden bu parseller yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesi, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.