Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/3720 E. 2019/1299 K. 14.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3720
KARAR NO : 2019/1299
KARAR TARİHİ : 14.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı … vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince,
1)Gerekçeli karar davalılar …, …, …, …’ye doğrudan doğruya Tebligat kanunun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartıltıldığı, tebligatların 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu,
2)Davalılar …, …, … ve … vekillerine çıkartılan Gerekçeli karar tebligat tutanaklarının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla tebligat çıkartılmış ise, tebligat tutanaklarının dosya arasına alınması çıkartılmamış yada tutanakların bulunamaması halinde tekrar tebligat yapılması,
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, gerekçeli karar usulsüz olarak tebliğ edilen davalılara ve tebligat çıkartılmamış olan davalılara gerekçeli kararın 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nu ve tebligat kanunun uygulanmasına dair yönetmelik hükümlerine göre usulüne uygun olarak tebliği ile temyiz süresinin beklenilmesi,
3)Temyize konu karar davalı … vekili tarafından da temyiz edilmiş ise de; dosya içerisinde ve uyap kayıtlarında temyiz harcının alındığına dair evrak bulunmadığı anlaşılmakla;
Davalı vekili tarafından, süresinde harcın yatırılıp yatırılmadığı belirlenerek; harç yatırılmış ise harç alındı makbuzu eklenmeli, harç yatırılmamış ise, temyiz tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi yollamasıyla “Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 gün ve 5/1 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararı hükmü gereğince, temyiz isteği, dilekçenin temyiz defterine kaydettirildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması halinde, karar veren Hâkim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Ancak temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteğinin reddi gerekir.” maddesinde öngörülen prosedür işletildikten sonra,
Temyiz dilekçesinin reddi yönüne gidilirse davalı avukatına tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten, temyizin süresinde yapıldığı sonucuna varıldığı takdirde doğrudan temyiz incelemesi için Dairemize gönderilmesi,
Belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 14.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.