Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/3421 E. 2019/373 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3421
KARAR NO : 2019/373
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.02.2016 tarihinde verilen dilekçeyle inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 22.09.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından tarafından talep edilmiştir. … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nce istinaf talebinin esastan reddine, yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm verilmesine dair verilen kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.01.2019 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. … ile diğer taraftan davalı vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.

K A R A R

Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 15.01.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(Muhalif) (Muhalif)

K A R Ş I O Y

Dava, inançlı işlem hukuksal sebebine dayalı tapu iptal ve tescil istemine aittir.
Davacı, davalı adına tapuda kayıtlı 1/3 oranındaki payın yarısının adına tescilini öncesinde noter ihtarnamesi ile davalıdan talepte bulunmuş netice alınmaması üzerine eldeki davayı açmıştır.
Davalı, talebin esasına itiraz etmemiştir.
Mahkemece, 5403 sayılı yasadaki engel nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve yargılama giderleri ve nispi hesaplanan harç davalı üzerinde bırakılmış; davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Tarafın istinaf talebini inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi Dairesi ise, gerekçeyi değiştirerek davanın reddine hükmederken, yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti bakımından aynı yönde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi ile davanın esasına ilişkin yapılan nitelendirme ve varılan sonuç doğru bulunmuş ve davacının diğer temyiz itirazının reddi doğrudur.
İstinaf mahkemesinin kararında temyize konu kararda harç ve vekalet ücreti bakımından kurulan hüküm hatalı bulunmuştur.
Şöyle ki,
Yargı harcı, Devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, ondan yararlananların katkısıdır (YİBK 16.12.1983 gün ve 1983/5 E.-6 K.). 
492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı Tarifenin A/III inci maddesinde karar ve ilam harçlarının türleri ve miktarları gösterilmiştir.
Karar ve ilam harcı, maktu ve nispi olmak üzere iki çeşittir (492 sayılı Kanun m. 15, 21).
Nispi harç, konusu belli bir değerle (para veya para ile değerlendirilebilen bir şey) ilgili davalarda, hüküm altına alınan değer üzerinden tarifedeki belli nispete göre alınan harçtır (1 sayılı Tarife, madde III/1-a).
Maktu harç ise, konusu belli bir değerle tespit edilemeyen davalarda ve davanın reddine ilişkin kararlardan alınan harçtır (1 sayılı Tarife, madde III/2-a).
Somut olayda; nispi harca hükmedilmemesi gerektiği ve hatta alınması gerekli maktu harcın dahi davacı üzerinde bırakılması gerektiği tartışmasızdır. Tartışma, yasaya aykırı olarak davalıya tahmil edilen nispi harç hükmü, ilgilisi tarafından temyiz yoluyla getirilmediği halde Dairemizce resen incelenip incelenemeyeceği noktasındadır.
Peşin harcın veya karar ve ilam harcının eksik alınması halinde bu eksikliğin resen gözetilerek mahkemelerce ve Yargıtayca tamamlatılacağı bütün ilk derece mahkemeleri ile Yargıtay Dairelerinin kabulündedir. (4.3.1953 tarih, 10/2 sayılı İBK)
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10. maddesi uyarınca; Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
6100 sayılı HMK 33. maddesine göre hakim, Türk hukukunu resen uygular.
HMK 369. maddesinin 1. fıkrasına göre, Yargıtay temyiz incelemesi sırasında temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir.
Yargılama harçlarının alınması ve miktarı Harçlar Kanunu ile düzenlenmiş ve kontrol yükümlülüğü hakime verilmiştir. Bu nedenle harçlar ile ilgili eksikliklerin resen nazara alınacağı ilkesi yüksek Yargıtayca da kabul edilmiştir. 
Kanuna aykırı olan bir karar taraflarca bir şekilde hukuksal denetim yapacak Yargıtay incelemesine getirilmezse HMK 363. maddesi uyarınca kanun yararına temyiz yoluyla getirilmesi ve davalı lehine karar verilmesi dahi imkan dahilinde iken bir şekilde denetlenen eldeki kararın kanuna açık aykırılığının kanun yoluna başvuranın sıfatına göre incelenmemesi yukarda zikredilen Anayasa ve yasal düzenlemeler karşısında hatalı olacaktır.
O halde, davanın reddine karar verildiği halde nispi harca hükmedilmesi bozma sebebi sayılmalıdır.
Vekalet ücreti yönünden de istinaf mahkemesinin kararı hatalıdır.
Karşı tarafa yükletilmesi gereken ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden istek olmasa bile, hükmedilecektir (29.05.1957 gün ve 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Öte yandan, vekalet ücretinin usul hükümleri dairesinde yargılama giderleri arasında yer aldığı 17.11.1948 gün ve 5/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nin 326/1. maddesinde; (1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
HMK’nin 326/2 maddesi gereğince, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkemece, yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağı 323/1-ğ maddesi gereğince vekalet ücretinin yargılama giderlerinden sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunur”.
6100 sayılı HMK’nin 312. maddesine göre “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.
Davalı, kendisine gönderilen noter ihtarnamesine sessiz kalarak eldeki davanın açılmasına sebebiyet vermiş ancak duruşmada davayı kabul etmiş ise de, 5403 sayılı yasada öngörülen yasal engel nedeniyle tarafların iradeleri mahkeme kararına yansıtılamamıştır. Gelinen noktada, davanın reddi tek başına davacının haksızlığının kanıtı değildir. Bunun farkında olan istinaf dairesi de yapılan yargılama giderlerinden davalıyı sorumlu tutmuş ancak yine bir yargılama gideri olan vekalet ücreti yönünden çelişkiye düşerek davacıyı sorumlu tutmuştur. Davacı, dava tarihi itibariyle bu davayı açmakta haklı olduğundan aleyhine vekalet ücreti tahmili doğru değildir.
Açıklanan gerekçelerle, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesi Dairesi tarafından kurulan yeni hükümde, maktu ret harcının davacıdan alınarak Hazineye; vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına şeklinde hüküm kurması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulması kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun düşüncesine katılamıyorum.

Üye K A R Ş I O Y

Dava, inançlı işlem hukuksal sebebine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, davalı adına tapuda kayıtlı 1/3 oranındaki payın yarısının adına tescilini noter ihtarnamesi ile davalıdan talep etmiş, rızai ferağ verilmemesi üzerine eldeki davayı açmıştır.
Davalı, talebin esasına itiraz etmemiştir.
Mahkemece, taşınmazın yüzölçümünün 5403 sayılı yasada belirtilen bölünemez büyüklüklerin altında kalması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, yargılama giderleri ve nisbi hesaplanan harç davalı üzerinde bırakılmıştır.
Tarafın istinaf talebini inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi Dairesi ise, gerekçeyi değiştirerek davanın reddine hükmederken, yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti bakımından aynı yönde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi ile davanın esasına ilişkin yapılan nitelendirme ve varılan sonuç doğru olduğundan davacının diğer temyiz itirazının reddi doğrudur.
İstinaf mahkemesinin kararında, dava reddedildiğinden, harcın nispi oranda hesaplanarak fazla miktarda harcın tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Şöyle ki;
Yargı harcı, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, ondan yararlananların katkısıdır (YİBK 16.12.1983 gün ve 1983/5 E.-6 K.).
492 Sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı Tarifenin A/III inci maddesinde karar ve ilam harçlarının türleri ve miktarları gösterilmiştir.
Karar ve ilam harcı, maktu ve nispi olmak üzere iki çeşittir (492 sayılı Kanun m. 15, 21).
Nispi harç, konusu belli bir değerle (para veya para ile değerlendirilebilen bir şey) ilgili davalarda, hüküm altına alınan değer üzerinden tarifedeki belli nispete göre alınan harçtır (1 sayılı Tarife, madde III/1-a).
Maktu harç ise, konusu belli bir değerle tespit edilemeyen davalarda ve davanın reddine ilişkin kararlardan alınan harçtır (1 sayılı Tarife, madde III/2-a).
Somut olayda, nisbi harca hükmedilmemesi gerektiği ve hatta alınması gerekli maktu harcın dahi davacı üzerinde bırakılması gerekmektedir. Tartışma, yasaya aykırı olarak davalıya tahmil edilen nisbi harç hükmü, ilgilisi tarafından temyiz yoluyla getirilmediği halde Dairemizce resen incelenip incelenemeyeceği noktasındadır.
Peşin harcın veya karar ve ilam harcının eksik alınması halinde bu eksikliğin resen gözetilerek mahkemelerce ve Yargıtayca tamamlatılacağı bütün ilk derece mahkemeleri ile Yargıtay dairelerinin kabulündedir. (4.3.1953 tarih, 10/2 sayılı İBK)
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10. maddesi uyarınca; Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
6100 sayılı HMK 33. maddesine göre hakim, Türk hukukunu resen uygular.
HMK 369. maddesinin 1. fıkrasına göre, Yargıtay temyiz incelemesi sırasında temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir.
Yargılama harçlarının alınması ve miktarı Harçlar Kanunu ile düzenlenmiş ve kontrol yükümlülüğü hakime verilmiştir. Bu nedenle harçlar ile ilgili eksikliklerin resen nazara alınacağı ilkesi yüksek Yargıtayca da kabul edilmiştir.
Kanuna aykırı olan bir karar taraflarca bir şekilde hukuksal denetim yapacak Yargıtay incelemesine getirilmezse HMK 363. maddesi uyarınca kanun yararına temyiz yoluyla getirilmesi ve davalı lehine karar verilmesi dahi imkan dahilinde iken bir şekilde denetlenen eldeki kararın kanuna açık aykırılığının kanun yoluna başvuranın sıfatına göre incelenmemesi yukarda zikredilen Anayasa ve yasal düzenlemeler karşısında hatalı olacaktır.
O halde, davanın reddine karar verildiği halde maktu harca hükmedilmesi gerekirken, nisbi harca hükmedilmesi bozma sebebi sayılmalıdır.
Açıklanan gerekçelerle, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesi Dairesi tarafından kurulan yeni hükümde, maktu ret harcının davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına şeklinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulması gerektiğini düşünüyorum.