Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/3368 E. 2019/1252 K. 13.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3368
KARAR NO : 2019/1252
KARAR TARİHİ : 13.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.12.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmaz ise tazminat, birleştirilen davada ecrimisil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; tazminat davasının kabulüne, birleştirilen ecrimisil davasının reddine dair verilen 06.12.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar, birleştirilen dava davacıları vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Davacı vekili, davalıların dava konusu … Köyü 1658 parsel sayılı taşınmazın iştirak halinde malikleri olduğunu, davalı …’in davacının annesi olduğunu, annesinin 2. evliliği ile hissedarlardan muris …’in davacının üvey babası olduğunu, …’in üç kardeşiyle aralarında fiili taksim yaptıklarını, murisin arsanın kendisine düşen okul tarafındaki kısmına bir kat ev yapıldığını, bu evin üst katına ev inşa etmesi halinde ileride tapusunu davacıya vereceğini vaat ettiğini, 8 yıl önce yaptığı inşaata diğer hissedarlarında sözlü olarak rıza gösterdiklerini, davacının evin inşaatını iyi niyetle malzeme ve işçiliği kendisine ait olmak üzere yapıldığını, subjektif iyi niyet koşulunun bulunduğunu, yapı değerinin arsa değerinden fazla olduğunu belirterek, ifraz mümkün olduğu takdirde binasının bulunduğu kısmın MK’nın 724. maddesi gereğince arsa payının temliken tescilini, olmadığı takdirde, evin değerinin faizi ile tahsilini istemiştir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/795 Esas, 2014/499 Karar sayılı dosyasında davacılar … ve … tarafından, davalı … aleyhine ecrimisil davası açılmış, eldeki dosya ile birleştirilmiştir.
Davalılar … ve … evin davacı tarafından yapılmasına rıza gösterdiklerini ve davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
Diğer davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemce, asıl davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden esastan reddine, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanan tazminat talebi yönünden ise hukuki yarar olmadığından usulden reddine, birleştirilen ecrimisil davasının kısmen kabulüne dair verilen 01.07.2015 tarihli hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce 30.11.2016 tarihinde ilamda yazılı nedenlerle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; kısa kararda davacının tazminat davasının kabulüne, 40.200,00TL’nin, 10.000,00TL’sinin dava tarihi itibariyle, kalanının ıslah tarihi itibariyle payları oranında davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, gerekçeli kararda ise tazminat davasının kabulüne, ecrimisil talebinin reddine dair hüküm kurulmuştur. Mahkemece 27.02.2018 tarihli “Tavzih Kararı” ile dosya re’sen ele alınarak, birleştirilen davaya ilişkin sehven hüküm kurulmadığı anlaşılmakla hükme “birleştirilen davaya ilişkin ecrimisil talebinin reddine” dair kararın da eklenmesine karar verilmiştir.
Ayrıca kararın gerekçe bölümünde, davacının tapu iptali ve tescil talebine ilişkin verilen ret kararının Yargıtay onaması ile kesinleştiği belirtilerek bu konuda yeniden hüküm kurulmadığı görülmüştür.
Hükmü bir kısım davalılar ve birleştirilen dava davacıları vekili temyiz etmiştir.
1)Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nin 297. maddesinde belirtilmiştir.
Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle, yani tapu iptali ve tescil talebine ilişkin verilen ret kararının Yargıtay onanması ile kesinleştiği gerekçesiyle bu konuda yeniden bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2- Bir hükmün yeterince açık olmaması, bir birine aykırı fıkralar içermesi yahut icrasında tereddütler uyandırması halinde, icrası tanımlanıncaya kadar, hükümdeki gerçek anlamın ortaya çıkarılması amacıyla başvurulan yol, hükmün tavzihidir.
Hangi hallerde tavzih istenebiliceği 6100 sayılı HMK’nin 305. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, yeterince açık olmayan veya icrasının nasıl olacağı konusunda tereddüt edilen ya da fıkraları birbirine aykırı (çelişkili) hükümlerin tavzihi istenebilir.
Hükmün icrasına kadar ve ancak onu vermiş mahkemeye yapılabilen tavzih talebi (HMK m. 306) sonrası mahkeme hükmü yalnız tavzih edebilir. Tavzih bahanesi ile hükmü değiştirmez. Hakim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip, bunu hükme ekleyemeyez.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece kısa kararda birleştirilen davaya ilişkin sehven hüküm kurulmadığı anlaşıldığından hüküm kısmına “birleştirilen davayı ilişkin ecrimisil talebinin reddine” ilişkin hüküm ilavesine ve hükmün bu şekilde tavzihine re’sen karar verilmiştir. Hükmü değiştirecek nitelikte tavzih kararı ile hüküm fıkrasına ilave yapılması usul ve yasaya uygun değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
3- Tavzih kararı ile gerek kısa kararda gerekse gerekçeli kararda unutulmuş olan talepler hakkında yeniden karar verilerek hükme eklenmesinin olanaksız bulunması nedeniyle, birleştirilen davadaki ecrimisil talebine ilişkin olumlu veya olumsuz bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1., 2., ve 3. numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekili ve birleştirilen dava davacıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.