Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/3261 E. 2019/324 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3261
KARAR NO : 2019/324
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine 06.08.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 21.02.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı İl Özer İdaresi Genel Sekreterliği vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar, 1031 parsel (334 ada 6 parsel) sayılı taşınmaz yararına davalılara ait 1030 (334 ada 5 parsel) ve 1029 (334 ada 4 parsel) parselden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 334 ada 6 parsel lehine 334 ada 4 parsel aleyhine geçit kurulmasına, 334 ada 5 parsel aleyhine açılmış olan davanın reddine dair verilen ilk karar, Dairemizin 21.06.2017 tarih, 2015/4116- 2017/5436 E-K sayılı ilamı ile “Dosyada mevcut 1030 parselin kadastro tutanağına göre 1030 ve 1031 parsellerin öncesinde bir bütün iken bölündüğü ve bu iki parselin oluştuğu anlaşılmaktadır. O halde, öncelikle uygun seçeneğin bölünen parseller üzerinde aranması gerekir. Zira bir taşınmazın paydaşları onu bölerken oluşacak parsellerin yollarını da sağlamak zorundadırlar. Bu husus taksim sırasında yerine getirilmezse, üçüncü kişilerin taşınmazlarından geçit hakkı istemlerinin de hakkaniyete uygun olmayacağının gözönünde tutulması gerekir.
Diğer yandan keşif sonucu düzenlenen krokide 2. alternatif olarak kırmızı renk ile gösterilen geçit yerinin 1030 parseli (334 ada 5 parseli) ikiye böldüğü görülmektedir.
Açıklanan bu ilkeler doğrultusunda davalı 1030 (334 ada 5 parsel) parselin doğu sınırını takiben oluşturulacak geçit yeri alternatifi değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeden yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden” hükmün bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uygun araştırma yapılarak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, 334 ada 4 parsel sayılı taşınmaz maliki olan davalı İl Özel İdaresi vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nin 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; geçit hakkı tesisi davalarında davanın niteliği gereği, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğinden davalı İl Özel İdaresi vekili lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi ve geçit hakkının tapu beyanlar hanesine şerh edilmemesi doğru değil ise de belirtilen husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı İl Özel İdaresi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2 numaralı bendinin sonuna ‘’kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerh verilmesine” cümlesinin eklenmesine, yine hüküm sonucuna 9 numaralı bent eklenerek ‘’Davalı İl Özel İdaresi kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. kısmı gereğince davalı yararına 2.180,00 TL maktu vekalet ücreti takdir edilmesine,” cümlesinin yazılmasına, hükmün değiştirilmiş ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.