Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/3151 E. 2018/9138 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3151
KARAR NO : 2018/9138
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : … 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.04.2015 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.03.2017 tarihli hükmün … Bölge Adliye Mahkemesince istinaf yoluyla incelenmesi davalı …’a velayeten … ve … vekili tarafından talep edilmiştir. Bölge Adliye mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen 02.03.2018 tarihli kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı …’a velayeten … ve … vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 18.12.2018 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … vekili Av. … ile karşı taraftan davacılar vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Davacılar … ve … vekili 13.04.2015   tarihli dilekçesi ile  2 ada, 4 parsel sayılı 2 no’lu bağımsız bölüm (asma katlı dükkan cinsli) taşınmazın hissedarları olduklarını, davalı …’ın  mezkur taşınmazın 3/32 hissesinin İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2013/953 E. sayılı dosyasında 18.04.2014 tarihinde kesinleşen  cebri icra satışı sonrasında (… ve … adına kayıtlı iken … adına devredilen tapudan) satın alan …’dan (Davalı …’a  velayeten babası …  ve annesi …) 02.02.2015 tarih 1711 yevmiye ile 160.000,00TL bedel ile satın aldığı, satıştan hiçbir şekilde haberi olmadığını, noterden tebligat yapılmadığını beyanla  önalım hakkına dayalı  tapu iptali ve tecil istemiştir.
Davalılar vekili,  dava konusu taşınmazın …’ya ait hissenin davalı …’a satışının gerçek sebebinin ticari ilişkiden kaynaklanan alacak- borç ilişkisi olduğunu, taşınmazın önceki maliki olan …’nın, davalılardan …’ın babası olan …’ın eniştesi olduğunu, davalılar ile dava dışı … arasındaki borç ilişkisi nedeniyle taşınmazın …’ın oğlu olan …’a devredildiğini, hissenin …’a değil de, oğlu olan …’a devredilmesinin sebebinin, …’ın, …’ın tek erkek çocuğu olduğunu, babanın, oğlunun miras ve benzeri şekillerde olumsuz olarak etkilenmemesi için oğlu adına devrettirdiğini,
İcra dosyasında borçlu olan (davacının yeğenleri, davacı ise bu kişilerin amcası olmakta) aynı zamanda dava konusu taşınmazın önceki malikleri ve davacı tanıkları olan … ve … savcılık  suç duyurusu dilekçesinde özetle; iki kardeş olarak ticari olarak zor duruma düştüklerini, hammade ihtiyaçlarının olduğunu, bu arada  …’la tanıştıklarını, bu kişiden hammadde aldıklarını, ödeme tarihleri boş olan senet verdiklerini, (senetlerin … ‘a verildiği kabul edilmiş) daha sonra bu senetleri icraya konulduğunu, babalarından kalan ve dava konusu taşınmaza (davacı amcaları ile müşterek mülkiyet)  haciz koyduğunu,  tamamen  …’a borçlandıklarını,  …’ın da kendilerinden aldığı senedi akraba adına düzenleyerek senetleri icraya koyduğunu, senetlerde de  …’ın imzası bulunduğunu  beyan etmiştir.
… 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/317 Esas sayılı dosyasına verilen cevaba cevap dilekçesinde  … ve … vekili … ile müstakil hiç bir şekilde ticari ilişkiye girilmediğini, senetler düzenlenirken …’ın alacaklı bölümünü boş bıraktığını, önce senedin alacaklım kısmına … gösterdiğini, sonra da senedin “…’ın kızkardeşinin eşi ve eniştesi olan” …’ya ciro edilerek alacaklı konumuna şekli olarak getirdiğini,
Böylece 2013/953 sayılı icra dosyasında icra ihalesi sonucu tapunun … adına  yapılmış ise de gerçek hak sahibinin …  olduğunu, gerçek hak sahibi olan …’ın ise hissesinin bedelsiz şekilde kendisine devredilmesi yerine davalı 18 yaşından küçük olup velayeti altındaki oğlu  … ‘a devredilmesini eniştesi …’dan talep etmiş olduğunu, taşınmazın icra dosyasında görüleceği üzere (652.000,00TL bedel ile ihale yapılmış ise de) bugün için 850.000,00TL civarında olup bu bedeli davalı oğlu …’ın ödemesinin mümkün olmadığını beyanla 27.03.1957 tarih 12/2 sayılı İBK ve Yargıtay HGK 2011/6-38-2011/225 sayılı emsal kararına göre akrabalık ilişkisi ve hibe işlemi gözetilerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, 27.03.1957 tarih 12/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının temel amacı esas alındığında ancak mirasçı durumunda bulunan akrabalar arasında yapılan satışlarda önalım hakkının kullanılamayacağı kabul edilmelidir. Taraflar arasındaki somut uyuşmazlığa bakıldığında dava konusu taşınmazın dava dışı … tarafından yine dava dışı … -…’tan davalı …’ın alacaklı olduğu ancak senette …’nın imzası olduğundan dolayı icra da hisse devrinin … adına yapıldığı ancak hissenin asıl sahibinin davalı … olduğu ve hissenin bedelsiz olarak davalı …’a devredildiği iddia edilmiş ise de, icra takibine konu senette dava dışı …’nın imzası olmasından dolayı …’nın taşınmazı borca karşılık satın aldığı, asıl alacaklının davalı … olduğu ve bu nedenle yapılan devrin bedelsiz olduğu davalı …’ın tek erkek evlat olması nedeni ile taşınmazın diğer davalı … adına aldığı iddiası normal hayatın akışına uygun gelmediğinden, davalı …’ın icrada ihaleye girmesine engel bir durum olmadığı, ihaleye girerek taşınmazı alabileceği ve sonradan diğer davalı oğluna bağışlayabileceği, davalıların oğullarına bağışlayabileceği başkaca gayrimenkullere de sahip oldukları olguları karşısında dava konusu taşınmazın davalılardan …’a  bağışlandığı savunması samimi görülmediğinden bu durumda, somut olayda; TMK’nın 732 ve takip eden maddelerinde öngörülen koşullar gerçeklemiş olduğundan,
Davacının davasının kabulü ile; … İli, … İlçesi  2 ada, 4 parselde kayıtlı taşınmazda 3/32 davalı adına kayıtlı hissenin iptali ile; tapuda davacı adına kayıt ve tesciline 02.03.2017 tarihinde karar verilmiştir.
İstinaf mahkemesince, 02.02.2015 tarihli resmi senette 2 ada, 4 parsel, 60/480 arsa paylı zeminkat 2 no’lu asma katlı dükkanın 3/32 payı … adına kayıtlı iken 160.000,00TL bedel ile …’a satıldığı, güncel tapu kaydında halen …’ın taşınmazda paydaş, davacıların da halen pay sahibi oldukları anlaşılmaktadır. Nüfus aile kayıt tablosunda davalı …, dava dışı …’ın oğlu olduğu, …’ın kız kardeşi … n’ın …’nın eşi olduğu, …’nın 4 çocuğu bulunduğu, üzerine hiç taşınmaz bulunmadığı, davalı …’in annesi … ‘in üzerine 3-4 adet taşınmaz kayıtlı olup,… ‘in babası … ‘in üzerine taşınmaz bulunmadığı, davalı … ile pay satın aldığı … arasında akrabalık ilişkisinin halası … ‘ın dışında bir akrabalıklarının bulunmadığı, satıcı … 3/32 payı taşınmazın icradan satışı sonucu elde ettiği, davalı muvazaa iddiasında bulunarak kendi muvazaasına dayanamayacağı gibi, temlikte bulunan Yaşar ile … arasında doğrudan akrabalık bağı bulunmadığı, olayda 20/03/1957 gün ve 12/2 sayılı  İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma olanağının bulunmadığı, gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi gereğince  esastan reddine 01.03.2018 tarihinde karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … 30.08.1997 doğumlu olup 18 yaşını doldurmuş olmakla  23.10.2017 tarihli, 27247 yevmiye no’lu kendisi tarafından verilmiş vekaletnameye uygun olarak vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; 6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu açıklanmıştır.
Somut olayda; ilk derece mahkemesince, hüküm sonucunda dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, hükümde davalı adına kayıtlı ve iptaline karar verilen kat mülkiyeti kurulmuş olan taşınmazda dava konusu bağımsız bölüm numarası ile iptaline karar verilen payın davalı …’ın adına kayıtlı olduğu belirtilmeden açık ve infaza elverişli şekilde gösterilmemesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi hüküm fıkrasının HUMK’nun 438/7 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 01.03.2018 tarihli, 2017/1786 Esas ve 2018/390 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, HMK 370/2. maddesi gereğince yerel mahkeme hüküm sonucunun birinci bendinde yer alan “Davacının davasının KABULÜ ile; … İli, … İlçesi, … Mahallesi, 2 ada, 4 parselde kayıtlı taşınmazda 3/32 davalı adına kayıtlı hissenin iptali ile; tapuda davacı adına kayıt ve tesciline,” ibaresinin çıkartılarak yerine “Davacının davasının KABULÜ ile; … İli, … İlçesi, … Mahallesi, 2 ada, 4 parselde 60/480 arsa paylı,… kat … no’lu, asma katlı dükkan cinsli bağımsız bölümde davalı … adına 3/32 kayıtlı hissenin iptali ile; tapuda davacılar adına kayıt ve tesciline,” şeklinde yazılması suretiyle düzeltilmesine, … 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.03.2017 tarihli, 2015/167 Esas – 2017/71 Karar sayılı hükmünün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 1.630,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacılara verilmesine, 18.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.