Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/3034 E. 2019/274 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3034
KARAR NO : 2019/274
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.10.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.03.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … … vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyası suretiyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 1490 (3041) parsel sayılı taşınmazın 4.322,97 m2’lik kısmının, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu halde … Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilerek, adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, bu ihdas parselinin anılan miktarı üzerine de 4917 ada 4 ve 5 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu; ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede … Belediyesince yapılmış olan 37 no’lu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek tapu iptali ve Hazine adına tescil ile kadastral parselin ihyasını istemiştir.
Davalılardan bir kısmı, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı … hakkında açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulüne dair verilen ilk karar Dairemizce “… mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişilerin, çekişme konusu 1490 (3041) no’lu parselin kadastro paftasına göre devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden ihdas edildiğini bildirdiği halde tescil bildiriminde (beyannamede), 717 no’lu parselin terkininden ihdas edildiğinin belirtildiği, ne var ki bu hususlardaki çelişkinin giderilmediği, özellikle dava konusu yapılan 4323,46m2’lik bölümün imar uygulamasından önceki vasfı ile Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmadığı gibi çekişme konusu yerin belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmadığı görülmektedir.
Bu durumda mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılarak dava konusu yerin vasfina ilişkin bilirkişilerden açıklayıcı, doyurucu ve infaza imkan verecek nitelikte rapor alınması, yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda davalı … hakkında açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulüne dair verilen hükmün davalıların temyizi üzerine, Dairemizce “… dava konusu taşınmazın hangi tarihte belediye veya mücavir saha içerisine alındığının araştırılması, hangi imar uygulamalarına tabi tutulduğunun ve şuyulandırma işlemleri öncesi ve sonrası niteliklerinin (ilk uygulama ve ikinci uygulama öncesi ve sonrası nitelikleri, nereden ihdas ile oluşturulduğu, vs) kadastral paftalar ve imar parselleri krokileri ile 62, 181 ve 717 parsel sayılı taşınmazların tüm gittilerini gösterir şekilde tedavüllü tapu kayıtları (kütük sayfaları) ve dayanakları olan imar uygulamalarına ilişkin belgeler (Belediye Encümen Kararları, şuyulandırma cetvelleri vs) de getirtilerek ve gerekirse yerinde yeniden keşif yapılarak şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve rapor eki ölçekli krokide infaza elverişli biçimde gösterilmesi, raporlardaki çelişkilerin giderilmesi, 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka bir ifadeyle dava konusu taşınmazın belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığının net bir şekilde saptanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili, davalı … … vekili ve davalı … vekili temyiz etmişlerdir.
Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki, imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanaksız kalacağı ve TMK’nin 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Bu durumda, dayanıksız kalan kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut uyuşmazlıkta, … Belediyesince yapılan 38 no’lu ilk imar düzenlemesinin çekişme konusu alanla ilgili olarak halen geçerliliğini koruduğu uygulama neticesinde alınan bilirkişi raporları, encümen kararları, idare mahkemesinin … Büyükşehir Belediye Başkanlığının imar düzenlemesinin iptaline ilişkin kesinleşmiş ilamlarından anlaşılmaktadır.
O halde anılan 38 no’lu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekili, davalı … … vekili ve davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.01.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.