Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/2845 E. 2019/1167 K. 12.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2845
KARAR NO : 2019/1167
KARAR TARİHİ : 12.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.04.2009, 05.05.2009, 10.06.2009 günlerinde verilen dilekçelerle tenkis, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine davaların birleştirilerek yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil talebinden vazgeçildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, tenkis talebinin kabulüne dair verilen 04.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı- birleştirilen dava davacısı … vekili tarafından, duruşmasız olarak temyizi ise davalı- birleştirilen dava davalısı … tarafından istenilmekle, tayin olunan 12.12.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı- birleştirilen dava davacısı … vekili Av. … geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlenildi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KA R A R

Asıl dosyada davacı … vekili, 27.02.2009’da vefat eden muris …’nın … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/110 Esas sayılı dosyasında açılıp okunan vasiyetnamesinde murisin mirasçılarının saklı paylarını gözetmeden vasiyette bulunduğunu, taşınmazların en büyüklerinin davalı …’a bırakıldığını belirterek aynen tenkis ve davacı adına tescilini, olmadığı halde tercih hakkının kullanılacağı karara en yakın tarihteki fiyatlara göre hesaplanacak bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dosyada davalı … vekili cevap dilekçesinde, vasiyetnameye konu taşınmazların dışında da murise ait taşınmazların bulunduğunu, bunların dikkate alındığında murisin tasarruf nisabını aşan eyleminin olmadığını, davacının davalı … çocukları aleyhine murisin sağlığında yaptığı tasarrufların muvazaa nedeniyle iptali için … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/165 Esasına kayıtlı davayı açtıklarını, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/118 Esas sayılı dosyasında, davacının …, davalının … olduğu, murisin mirasçılarının saklı paylarını gözetmeden vasiyette bulunduğunu, taşınmazların en büyüklerinin ve yıllık getirisi en fazla olanlarının davalı …’a bırakıldığını belirterek aynen tenkis ve davacı adına tescilini, olmadığı halde tercih hakkının kullanılacağı karara en yakın tarihteki fiyatlara göre hesaplanacak bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep edildiği anlaşılmaktadır.
Birleştirilen … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/165 Esasına kayıtlı dosyada davacılarının … ve …, davalının ise … ve …’e velayeten … olduğu, dava dilekçesinde murisin 4343 parsel sayılı taşınmazın muris tarafından alınmasından üç gün sonra davalılar … ve …’e 1/2’şer oranda bağışladığı, 4342 parsel sayılı taşınmazı da 13.12.2007’de 1/2’şer oranda … ve …’a sattığını, bu işlemin gerçekte bağış olduğunu, adı geçen taşınmazların ifraz ve tevhit sonucunda 4474 parsel sayılı taşınmazın oluştuğunu, murisin bu işlemleri mirasçılarından mal kaçırma amaçlı olarak yaptığından bahisle 4474 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptaliyle davacılar adına mirasçılık belgesindeki hisleri oranında tesciline, aynen tenkisin mümkün olmaması halinde karara en yakın tarihteki fiyatlara göre hesaplanacak bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde, murisin mal kaçırma amacının olmadığını, 4343 parsel sayılı taşınmazın muris tarafından bağışlandığını, TMK 672. vd maddelerinin uygulanması gerektiğini, davayı kısmen kabul ettiklerini, gayrimenkul üzerindeki binanın davalı tarafından yapıldığının tespiti ve kabulünün gerektiğini belirtmiştir. Davacı … vekili Birleştirilen … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/165 Esas sayılı dosyadaki talepleri açısından, 04.05.2016 tarihli celsede tapu iptali ve tescil taleplerinden vazgeçtiklerini davaya tenkis olarak devam ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkemece; 2009/105 Esas sayılı dosyası ile birleşen 2009/118 esas sayılı dava yönünden; davacı …’nın tenkis talebinin 2009/105 Esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanmasına, davacı …’nın ve davacı …’nın tapu iptal tescil talebinden vazgeçtiğinden bu davacıların tapu iptal tescil davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına ve bu davacının tenkis talebinin 2009/105 Esas sayılı dosyası üzerinden karara bağlanmasına, 2009/105 Esas sayılı dosyası yönünden; davalarının kabulü ile; 41.113,06 TL’nin davalıdan alınarak davacı …’ya ödenmesine, 150.060,18 TL’nin davalıdan alınarak davacı …’ya ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmün duruşmalı olarak davacı- birleştirilen dosyalarda davacı …, duruşmasız olarak ise davalı- birleştirilen dosyalarda davalı … vekili temyiz etmiştir.
1- Davalı- birleştirilen dosyalarda davalı … vekilinin temyiz talebi açısından;
Mahkeme kararı hükmü temyiz eden davalı- birleştirilen dosyalarda davalı … vekillerinden Av. …’a 27.06.2016’da, Av. …’e 29.06.2016’da usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Tebligat Kanunu’nun 11/1. maddesinde; “ Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Av. … tarafından 14.07.2016’da temyiz dilekçesi verilmiştir. Tebliğ tarihi olarak Av. …’a yapılan 27.06.2016 tarih esas alınacağından, davalı- birleştirilen dosyalarda davalı … vekili Av. … tarafından 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra temyiz isteminde bulunulmuştur.
HUMK’nun 432/4. maddesi ve 1.6.1990 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince süresi geçirilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2- Davacı- birleştirilen dosyalarda davacı … vekilinin temyiz talebi açısından,
a) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı- birleştirilen dosyalarda davacı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
b) Davacı- birleştirilen dosyalarda davacı … vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; hüküm altına alınan tenkis bedeline tercih tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, bu konuda karar verilmemiş olması doğru değildir. Ancak, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu paragrafta açıklanan nedenlerle davalı- birleştirilen dosyalarda davalı … vekilinin süresinde olmayan temyiz isteminin REDDİNE, (2a) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı- birleştirilen dosyalarda davacı … vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2b) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı- birleştirilen dosyalarda davacı … vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün C bendinin 1.fıkrasındaki “41.113,06 TL’nin” ibaresinden sonra gelmek üzere “”tercih tarihi olan 10.11.2015’ten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte” davalıdan alınarak davacı …’ya ödenmesine, yazılması suretiyle düzeltilmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 1.480,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı- birleştirilen dosyalarda davalı …’dan alınarak davacı- birleştirilen dosyalarda davacı …’ya verilmesine peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.02.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Davacı, tenkis talebi kapsamında alacak isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, belirlenen tenkis alacağının hüküm altına alınmasına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, hükümde karar altına alınmamış olan faize ilişkin talebin hükmün düzeltilerek onanması ile hükme eklenip eklenemeyeceği hususundadr.
Alt derece Mahkemesinin verdiği hükmün düzeltilerek onanması imkanı ayrık düzenleme olarak kabul edilmiştir, Zira temyiz incelemesinde yeniden yargılama yapılmamaktadır. Yargıtay bir hüküm mahkemesi değildir. Ancak bazı hatalar, yeniden yargılama yapılmaksızın ve dosyanın bozularak mahkemesine gönderilmeksizin düzeltilerek onanması mümkündür. Bu haller hukuk mahkemeleri kanununun 370. maddesinde sınırlı şekilde belirtilmiştir.
Temyiz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olupta, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay, kararı düzelterek onayabilir. Ancak, esas yönünden kanuna uygun olmayan kararlar ile hakimin takdir yetkisi kapsamında karara bağladığı edalar hakkında bu şekilde düzelterek onama yapılamaz.
Mahkeme hükmünde, faiz talebi hakkında h…gi bir karar verilmemiştir. Dairemizce, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek faiz talebinin hükme eklenmesi Hukuk Mahkemeleri Kanununun 370. maddesinde sınırlı şekilde sayılan hallerden olmadığından düzelterek onama kararına katılamamaktayız.