Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/2397 E. 2018/8702 K. 06.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2397
KARAR NO : 2018/8702
KARAR TARİHİ : 06.12.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine 05/05/2011 ve birleştirilen dava davacıları tarafından davalılar aleyhine 14/07/2011 gününde verilen dilekçeleri ile tapu iptali ve tescil (Önalım Hakkından Kaynaklanan) istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26/12/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekilleri dava dilekçelerinde dava konusu 183 parselden davalı …’nin 01.04.2010 tarihinde hisse satın aldığını, davalı …’nin 22.01.2010 ve 27.10.2010 tarihinde hisse satın aldığını, şufa hakkını kullandıklarını, devre konu edilen hisselerin iptali ile müvekkilleri adına tescillerini talep ve dava etmişlerdir.
Birleştirilen dava dosya davacılar vekilleri dava dilekçelerinde dava konusu 183 parselden davalı …’nin 01.04.2010 tarihinde hisse satın aldığını, davalı …’nin 22.01.2010 ve 27.10.2010 tarihinde hisse satın aldığını, şufa hakkını kullandıklarını, devre konu edilen hisselerin iptali ile müvekkilleri adına tescillerini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar vekili, dava konusu taşınmazda fili paylaşım olduğunu, bu nedenle şufa hakkının kullanılamayacağını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmü, davacı … vekili temyiz etmiştir.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının ya da önceki malikinin kullandığı ve davalıya pay satan paydaşın kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Öte yandan, taşınmazla ilgili davalarda tanıklar taşınmaz başında dinlenmelidir.
Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma yazılı şekilde karar vermeye yeterli değildir. Tanıkların duruşmada dinlenmiş olması doğru görülmemiştir. Davacılar …, …, …, …, … ya da bu kişilerin önceki maliklerinin, davalılara pay satan … …, … , … , … , … , … , …, … , … ,… ve ya bu kişilerin önceki maliklerinin kullandıkları yerler olup olmadığının tekrar taşınmaz başında keşif yapılarak tanıklardan sorulmak suretiyle tespit edilmesi gerekir. Ayrıca dosyada taşınmazın google görüntüsünde taşınmazda pek çok yapı olmasına karşın bilirkişi raporunda sadece 1 ev ve 1 ambara yer verilmiş olması da doğru görülmemiştir. Keşif ve tanık beyanları sonucunda bilirkişilerden davacının ya da önceki malikinin kullandığı ve davalıya pay satan paydaşın kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise ayrıntılı olarak gösterildiği, izlenebilir kroki ve raporlar aldırılmalıdır. Bahsedilen eksiklikler giderilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bu nedenlerle hükmün bozulması gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.