Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/2270 E. 2018/7966 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2270
KARAR NO : 2018/7966
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.03.2010 gününde verilen dilekçe ile yüklenicinin temlikine dayalı … iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 14.11.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; dava konusu 2999 ada 1 parsel numaralı taşınmaz üzerine, davalı arsa sahipleri …ve … ile davalı yüklenici … ve… (… Ltd Şti) arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı yüklenici (… Ltd Şti)’nin dava konusu H blok, 2 nolu bağımsız bölümü 22.04.1999 tarihli sözleşme ile inşaatta doğrama imalatları yapan taşeron davalı …’a devri sonrası, davacının da 04.04.2002 tarihli sözleşme ile davalı …’dan H blok, 2 nolu bağımsız bölümü temlik aldığı iddiasına dayalı … iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk karara ilişkin Dairemizin 22.05.2012 tarih, 2012/4037-7279 E-K sayılı ilamıyla “…Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yüklenicinin şahsi hakkını üçüncü kişiye temliki halinde üçüncü kişinin ifa talep edip edemeyeceğinin saptanmasında öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur. Somut olayda; arsa sahipleri davalılar ile yüklenici taraf arasındaki … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/205 Esas numaralı dava dosyasının bekletici mesele yapılarak, bu davanın sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda bu defa davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen hükmün; Dairemizin 21.10.2015 tarih, 2015/11000-9358 E-K sayılı ilamıyla; hükmün infaza elverişli olmaması ve yargılama giderleriyle vekalet ücretinin HMK’nin 326. maddesine göre belirlenmesi ve davalılar lehine reddedilen miktar üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece son bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar (…, …, …, …,…, …, …) vekili ve davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yüklenicinin temlikine dayalı olarak … iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteği olduğundan, bu davalarda arsa sahipleri ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerekir.
Somut olaya gelince;
Davalı arsa sahipleri ile davalı yükleniciler arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı tarafların kabulündedir. Mahkemece, davalılar … ve…ile taşeron davalı …’ın davalı arsa sahipleri ile zorunlu dava arkadaşı olduğu gözetilmeksizin yüklenici ve taşeron davalılar yönünden davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davaya konu 2999 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan H blok 2 numaralı meskenin güncel … kaydının incelenmesinde paydaşlarının davalılardan …, …, … , … ve … oldukları ve …’nun payını diğer paydaşlara devrederek tapuda artık paydaş olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı …’in … kaydında payı bulunmadığı halde, varmış gibi aleyhine hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların harç ve yargılama giderlerine yönelik temyizine gelince; dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Hükümlerine tabi olduğundan anılan yasanın 23. maddesi gereğince Tüketici Mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve Bakanlıkça açılacak her türlü dava harçtan muaftır. Başka bir anlatımla davacıdan harç ödemesi istenemez. Bunun gibi davanın diğer yanına da yasadan kaynaklanmayan sorumluluk yüklenerek harç tamamlattırılması mümkün değildir. Ayrıca davalı arsa sahiplerinin davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri anlaşıldığından, mahkemece yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmaları da doğru görülmemiştir.
HMK’nin 326. maddesine göre; “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.”
Hükmün 3. maddesinde yer alan ve Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 11.903,30TL ilam harcının ve 4. maddesinde yer alan yargılama giderlerinin yüklenicilerden ve davalı taşeron …’dan tahsili gerekirken davalı arsa sahiplerinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hükmün 5. maddesinde hesaplanan ve davalı arsa sahipleri tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin davalı yükleniciler ve davalı taşeron …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili gerekirken davalı arsa sahipleri üzerinde bırakılmasına karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca hükmün 6. maddesinde davalı yüklenici … tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılması gerekirken davacıya yükletilmesi de doğru görülmemiştir.
Hüküm sonucunda mahkemece vekalet ücretinin HMK’nin 326. maddesi doğrultusunda ve bozma nedenine göre değerlendirilmesi, değerlendirme sonucuna göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ilgili hükümleri uyarınca hesaplanması, dava konusu taşınmazın 170.93/326.79 oranındaki payına isabet edecek şekilde davacı lehine nispi, davalı arsa sahipleri lehine ise maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.