YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2119
KARAR NO : 2018/7859
KARAR TARİHİ : 15.11.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.08.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait 292 ada 244 parsel ile davalılara ait 253 parsel sayılı taşınmazların sınır komşusu olup 253 No’lu parseldeki ağaçların davalılar tarafından aşırı sulanması nedeniyle müvekkiline ait taşınmazdaki binanın zarar gördüğünü, davalılara ait taşınmazdaki eski tek katlı yapının da müvekkilinin taşınmazına zarar verdiğini, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/9 D.İş sayılı dosyasıyla zarar tespitinin yapıldığını ileri sürerek davalıların müdahalesinin önlenmesini, müvekkilinin zararının davalılardan tazminini ve ağaçların sökülerek kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı …, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davanın reddini savunmuş; diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının evinde meydana geldiğini iddia ettiği zararların tazminine ilişkin talebinin reddine; 09.04.2015 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda ve ekli krokide 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 numaralarıyla gösterilen ağaçların kal’ine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı … temyiz etmişlerdir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilmek suretiyle bunların en uygununa karar verilmelidir.
Bununla birlikte, elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkin bu tür davalarda, davalı taşınmazların tüm kayıt maliklerinin davada davalı olarak yer alması zorunludur. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava, 253 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliklerinden bir kısmı hasım gösterilerek açılmış ise de mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen 09.04.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda kal’ine karar verilen ağaçların, davaya konu edilmeyen 252 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı tespit edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle 252 parsel sayılı taşınmazın kayıt malikleri aleyhinde dava açmak üzere davacı tarafa süre verilmesi, dava açıldığı taktirde eldeki dava ile birleştirilmesi ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan, dava konusu taşınmazların … kayıtlarının incelenmesinde, 253 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliklerinden … kızı …’ün de davada davalı olarak yer almadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, dava konusu 253 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliklerinden …’ün de davaya davalı olarak katılımı sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş; bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.11.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.