Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2018/1322 E. 2019/1159 K. 12.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1322
KARAR NO : 2019/1159
KARAR TARİHİ : 12.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : … 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine 04.08.2016 tarihinde verilen dilekçeyle dava konusu taşınmazlar üzerindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi şerhinin devamı ve tapuya tescili talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.03.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 20.09.2017 tarihli ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verilmiştir. Temyiz talebinin reddine dair ek kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, davacı ile dava dışı … 16. Noterliğinde 24.09.2010 tarih 30473 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladıklarını, anılan sözleşmenin 30.09.2010’da tapuya şerh edildiğini, Tapu Kanununun 26. maddesi uyarınca 5 yıllık süre dolduğundan şerhlerin tapu müdürlüğünce resen terkin edilebileceğini, sözleşmeye konu tüm taşınmazların iştirak halinde mülkiyete tabi olması sebebiyle zamanaşımı süresinin başlamadığını belirterek şerhlerin devamına ve tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacının bu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, Tapu Kanununun 26. maddesine göre işlem yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi borçlularına karşı tapuyu devretmeleri konusunda icbar davası açması gerekirken bu davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince istinaf talebinde bulunulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz talebi üzerine 20.09.2017 tarihinde sadece … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi başkanının verdiği bir karar ile temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından ek karar temyiz edilmiştir.
1-Davanın niteliği gereği maktu harca tabi olduğu, HMK’nın temyiz edilemeyen kararlar başlıklı 362. Maddesinde sayılanlardan olmadığı anlaşılmaktadır. … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 20.09.2017 tarihli temyiz talebinin reddine dair ek kararının da 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri hakkındaki Kanunun Toplantı ve Karar Başlıklı 46. maddesinde belirtilen; “Her bir Daire bir başkan ve iki üyenin katılmasıyla toplanır, görüşmeler gizli yapılır, karar çoğunlukla verilir.” hükmüne uyulmadan sadece Daire Başkanı tarafından verilmesi doğru görülmediğinden temyiz talebinin reddine dair verilen ek kararın kaldırılmasına;
2- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 20.09.2017 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,12.02.2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Davacı vekili, davacı ile dava dışı …’nın … 16. Noterliğinde 24.09.2010 tarih 30473 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladıklarını, anılan sözleşmenin 30.09.2010’da tapuya şerh edildiğini, Tapu Kanununun 26. maddesi uyarınca 5 yıllık süre dolduğundan şerhlerin tapu müdürlüğünce re’sen terkin edilebileceğini, sözleşmeye konu tüm taşınmazların iştirak halinde mülkiyete tabi olması sebebiyle zamanaşımı süresinin başlamadığını belirterek şerhlerin devamına ve tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacının bu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, Tapu Kanununun 26. maddesine göre işlem yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi borçlularına karşı tapuyu devretmeleri konusunda icbar davası açması gerekirken bu davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince istinaf talebinde bulunulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz talebi üzerine 20.09.2017 tarihinde sadece … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Başkanının katıldığı karar ile temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından ek karar temyiz edilmiştir.
1-Davanın niteliği gereği maktu harca tabi olduğu, HMK’nın temyiz edilemeyen kararlar başlıklı 362. maddesinde sayılanlardan olmadığı anlaşılmaktadır. … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 20.09.2017 tarihli temyiz talebinin reddine dair ek kararının da 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri hakkındaki Kanunun Toplantı ve Karar Başlıklı 46. maddesinde belirtilen; “Her bir Daire bir başkan ve iki üyenin katılmasıyla toplanır, görüşmeler gizli yapılır, karar çoğunlukla verilir.” hükmüne uyulmadan sadece Daire Başkanı tarafından verilmesi doğru görülmediğinden temyiz talebinin reddine dair verilen ek kararın kaldırılmasına;
2-Davacı, dava dışı … ile 24.09.2010 tarihinde bir kısım gayrimenkuller için noterde satış vaadi sözleşmesi yaptıklarını, yine … 16. Noterliğinin 24.09.2010 gün 35423 yevmiye No’lu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, 30.09.2010 tarihinde şerh edildiğinin Tapu Kanunun 26. maddesi şerhten itibaren 5 yıl içinde satış yapılmaz veya irtifak hakkı tesis ve tapuya tescil edilmez ise iş bu şerh tapu sicil müdürlüğü tarafından re’sen terkin olunan hükmün içerdiğini belirterek taşınmaz malike veya mirasçılarının davacıdan habersiz olarak talepte bulunmaları sonucu şerhlerin terkin ettirilebileceğini belirterek bu şerhlerinin devamına veya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davanın zamanaşımına uğradığını, hukuki yararın olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince ”TMK’nın 1009/1. maddesinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan hakların tapu kütüğüne şerh edileceğinin hüküm altına alındığı, dava konusu taşınmazların satış vaadine yönelik sözleşmenin … 16. Noterliğinin 24/09/2010 tarih, 35473 yevmiye numaralı sözleşme ile gerçekleştiği, satış vaadi sözleşmelerinin iki tarafın borç yükleyen sözleşmelerden olduğu, sözleşmenin kurulması ile sözleşmeye konu olan taşınmazın mülkiyetinin el değiştirmeyeceği, satış vaadi sözleşmesinin sözleşmenin tarafına mülkiyet hakkının verdiği haklar arasında olan ayni hak değil, kişisel hak sağladığı, bu sözleşme ile vaad edenin belli bir taşınmazı satmayı, vaad alanın da bu taşınmazı satın almayı birbirlerine karşı borçlandıkları 2644 sayılı Tapu Kanunun 26/6-7 fıkralarında “Noterlik Kanununun 44. maddesinin (b) bendi gereğince noterler tarafından tanzim edilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin taraflardan biri isterse gayrimenkul siciline şerh verilir, şerhten itibaren 5 yıl içinde satış yapılmaz veya irtifak hakkı tesis ve tapuya tescil edilmezse iş bu şerh tapu sicil müdürü veya görevlileri tarafından re’sen terkin olunur.” şeklinde düzenlendiği, hal böyle iken davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi borçlularına karşı tapuyu devretmeleri konusunda icbar davası açması gerekirken bu davayı açmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşıldığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusu yapmış, istinaf başvurusu reddedilmiştir.
Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi uyarınca tapunun beyanlar hanesine şerhi mümkündür. Böylece sözleşme alacaklısının, sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını kuvvetlendirmiş olup ve üçüncü kişilere karşı ileri sürme olanağı kazanan Tapu Kanununun 26/6. maddesine göre bu şerh 5 yıl için geçerli olup, 5 yılın geçmesiyle kayıttan silinebilir ve anılan gücünü yitirir.
Herhangi bir nedenle satış vaadi sözleşmesine dayalı dava açılamaması (İfa olanağının yokluğu, elbirliği mülkiyeti gibi) veya ifa borçlusunun, tapuda başka bir işlem yapması durumunda, üçüncü kişileri uyarıcı görevi nedeniyle şerhi, hukuki değeri ve davacının bu şerhin konulmasında hukuki yararı vardır.
Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonra 5 yıl içinde kayda işlenen her türlü haciz, ipotek ve benzeri sözleşme alacaklarının haklarını kısıtlayacak nitelikteki şerhler sözleşme alacaklarını bağlamaz.
Bütün bu açıklamalar ışığında şerhin ilk 5 yıllık etkisi bittiği için ikinci kez 5 yıllık şerhin konulmasının talep edilmesinde davacının hukuki yararı vardır.
Bu nedenle davanın kabul edilmesi gerektiği için hükmün bozulması düşüncemiz ile sayın çoğunluğun onama kararına katılamıyoruz.