Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2017/6239 E. 2020/2078 K. 24.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6239
KARAR NO : 2020/2078
KARAR TARİHİ : 24.02.2020

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30/05/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi verilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09/05/2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, Lübnan vatandaşı olan muris …’nin 1961 tarihinde vefat ettiğini bildirerek Lübnan vatandaşı olan mirasçıları için mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, 2888 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden sonra asıl olanın vakıf taşınmazlarının vakfa geri dönmesi olduğunu, mutasarrıflarının mirasçı bırakmadan ölmeleri, kayıp, yitik olmaları halinde Hazineye geçmesinin imkanının bulunmadığını, mirasçılık belgesinin Vakıflar Kanunun 17. maddesi gözönünde bulundurularak verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkemece ilk olarak, murisin malvarlığının menkullerde 6 pay kabulüyle mirasçılarına, gayrimenkullerde 1 pay kabulüyle Maliye hazinesine aidiyetine dair verilen karar, taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizin 03.10.2016 tarih ve 2016/1809 Esas, 2016/7769 Karar sayılı ilamında “…muris ve mirasçıların vatandaşı olduğu Lübnan ile ülkemiz arasında karşılıklılık bulunmadığı tespit edilmekle gayrimenkul yönünden mirasçılık belgesi verilmesi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken hazinenin mirasçılığına karar verilmesi doğru görülmemiş…” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mirasçılık belgesi, bir şahsın mirasçı olduğunu gösteren ve kanıtlayan belgedir. Mirasçılık belgesi, muris ile mirasçılar arasındaki kanuni veya ölüme bağlı tasarrufla oluşan miras bağını gösterir. Mirasçılık belgesinde gösterilen mirasçının, aksi sabit oluncaya kadar mirasçı olduğu kabul edilir. Mirasçılık belgesi ile tereke üzerinde tasarrufta bulunma hakkı elde edilmektedir. Yabancılar mirasçılık belgesi isteyebilir. Tapu sicil memuru, mirasçılık belgesinin geçerliliğini sorgulayamaz. Taşınmazlar için Türk mahkemelerinden mirasçılık belgesi alınması zorunludur ve Türk kanunları uygulanmalıdır.
Ancak, Anayasamızın 35. maddesi hükmünde de temel haklar arasında sayılan miras hakkının kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür.
Türk Medeni Kanunu, bu kanunun yürürlüğüne ilişkin kanun ile 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerinde mirasın, murisin ölümüyle açılacağı, mirasçılık ve mirasın geçişinin murisin ölümü tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirleneceği, mirasın ölenin milli hukukuna tabi olduğu, Türkiye’de bulunan taşınmaz mallar hakkında Türk hukukunun uygulanacağı belirtilmiştir. Tapu Kanununun 35. maddesinde de yabancı uyruklu gerçek kişilerin ancak karşılıklılık bulunması ve kanuni sınırlamalara uyulması koşuluna bağlı olarak Türkiye’de taşınmaz mal edinebilecekleri, karşılıklılığın tespitinde hukuki ve fiili durumun esas alınacağı açıklanmıştır. 18.05.2012 tarihinde yürürlüğe gire Tapu Kanunun 35. maddesinde 6302 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle, karşılıklılık ilkesi kaldırılarak sadece Bakanlar Kurulunca belirlenen ülke vatandaşlarının Türkiye’de taşınmaz mal ve sınırlı ayni hak edinebileceği düzenlenmiştir. Kanunun açık hükmünden de anlaşılacağı üzere Tapu Kanununda belirtilen bu sınırlama yalnızca taşınmaz mallar yönünden uygulanabileceğinden yabancı uyruklu kişilerin taşınır mallar ile para veya diğer haklar yönünden mirasçı olmalarında yasal herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; Dairemizin 03.12.2016 tarihli ilamının 2. maddesinde Lübnan ile ülkemiz arasında karşılıklılık bulunmadığı gerekçesiyle taşınmazlar yönünden mirasçılık belgesi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak bu kez hem taşınırlar hem taşınmazlara yönelik olarak davanın tümden reddine karar verilerek bozma ilamı kapsamı dışında hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca taşınırlar yönünden de murisin milli hukukunda bulunan miras ilkeleri esas alınması gerekirken Türk hukukuna göre mirasçıların belirlenmesi ve miras paylarının dağıtılması da doğru değildir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.