Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2017/5411 E. 2020/1883 K. 17.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5411
KARAR NO : 2020/1883
KARAR TARİHİ : 17.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki geçit hakkı tesisi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
I- 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
a) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligatın, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekir. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
b) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nin “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesi ile Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
II- Tebligat Kanununun 35. maddesinin;
a) Birinci ve ikinci fıkralarında, gerçek kişilerle ilgili olarak, muhatabın kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmasından sonra, eğer bu kişi adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu; adresini değiştiren kişinin yeni adres bildirmemesi ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.
b) Dördüncü fıkrasında, tüzel kişi muhataplara daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişilerin resmî kayıtlarındaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
1-Davalılardan …’in 01.07.2017 tarihli tebligat evrakına davalının vefat ettiğine ilişkin kardeşinin beyanı alınarak iade edilmiş olduğu anlaşılmakla, davalının mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile tespit edilen mirasçılarına gerekçeli karar tebliğinin sağlanarak temyiz süresinin beklenmesi,
2-Davalı …’in öldüğü anlaşılmakla, taraf teşkilinin denetlenebilmesi bakımından mirasçılarını gösterir veraset ilamının temin edilerek Dairemize gönderilmesi,
3-Gerekçeli karar tebliğinin davalılardan … ve …’un bilinen en son adreslerine çıkarılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en  son  adresi  olarak kabul edilip tebligatın buraya yapılacağı hükmü gözardı edilerek, ilk seferde doğrudan Tebligat Kanunun 21/2. maddesine göre tebligat yapılması usule uygun değildir.
4-Davalılardan …’na Tebligat Kanunu 21. maddesine göre yapılan gerekçeli karar tebligat evrakında “Taşındığı” yazılı olmasına rağmen mahalle muhtarına tebliğ yapılması doğru olmayıp, adresten taşınmış olan davalının yeni adresi araştırılmaksızın ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yapılan tebligat usulsüzdür.
5-Gerekçeli karar tebliğinin davalılardan …’nın bilinen en son adreslerine çıkarılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en  son adresi olarak kabul edilip tebligatın buraya yapılacağı hükmü gözardı edilerek, ilk seferde doğrudan Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ yapılması doğru değildir.
6-Davalılardan … ve …’ya yapılan gerekçeli karar tebligatlarının iade edilmesine rağmen mahkemece bu davalıların yeni adresleri araştırılmaksızın ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresleri bulunup bulunmadığına bakılmaksızın aynı adreslerine Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ yapılması usule uygun değildir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle mahalline iade gerekçeleri dikkatli bir şekilde okunarak usulsüz tebligat yapılan davalılara 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararların tebliği sağlanıp yasal temyiz süresinin beklenmesi ve belirtilen diğer eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 17.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.