Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2017/513 E. 2017/2950 K. 11.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/513
KARAR NO : 2017/2950
KARAR TARİHİ : 11.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.01.2012 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 14.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı … vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 11.04.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. … ile karşı taraftan davalılar vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekili 10.01.2012 tarihli dava dilekçesi ile (murisin amcası olduğunu) davacının kardeşi olan …’un ilk eşi …’dan doğma oğlu…’un doğumundan çok kısa bir süre sonra 19.03.1963 tarihinde annesi Ayşe’nin ölümü üzerine…’un düşerek sakatlandığını, davacı amcası olan … tarafından bakılmaya başlandığını, bu durumun…’un ölümüne kadar devam ettiğini, sara hastası olduğunu, aynı evde yaşadıklarını, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Sağlık Kurulu’nun 20.02.2001 tarihli raporuna dayalı olarak 20.02.2001 tarih 4406 yevmiye nolu ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile taşınmazını davacıya devrettiğini ileri sürerek, 1371 parselde kayıtlı 339/1681916 payının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Davalılar vekili, murisin özgür iradesinin bulunmadığı, sakat haliyle ve sara hastası olarak ayakkabı boyacılığı yaparak çalışıp bin bir zorlukla aldığı taşınmazın maddi değeri düşünüldüğünde sözleşmeyle elde edilen menfaatin çok üzerinde bir değer ifade ettiğini, murisin kandırıldığını, korkutulduğunu, farkında olmadan böyle ağır sonuçları olan bir sözleşmeye imza atmış olabileceğini, davacının murise bakmadığını, bu konuda şahit dinletemediği gibi davalı şahitlerinin beyanları ile bakım edimini yerine getirmediğinin sabit olduğunu; ayrıca, davacının çok sonra İstanbul’a gelip kalacak yeri olmadığı için murisin yanına sığındığını, sözleşmenin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak gerçekleştirildiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece taraf tanıkları dinlenmiş, yapılan keşif sonunda alınan bilirkişi rapor ve ek raporuna göre taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri 217.125,00 TL olarak bildirilmiş, harç ikmali yapılmış, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Karar tarihinden sonra 13.12.2016 tarihinde ölen davacının mirasçıları mirasçılık belgesine göre davacı vekiline vekaletname vermiştir.
Dava, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
Kuşkusuz, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir.
Somut olayda davacı, noterde 20.02.2001 tarihinde 04406 yevmiye nolu biçimine uygun olarak düzenlenen sözleşmeye dayanarak, edimlerini yerine getirdiğinden sözleşme ile kendisine bırakılan taşınmazın adına tescili isteminde bulunmuştur. Bakım alacaklısı 02.01.1962 doğumlu ve 27.12.2011 tarihinde vefat eden Cuma ve Ayşe oğlu… herhangi bir nedenle sözleşmenin feshini istemediğinden, geçerliliğini koruyan 20.02.2001 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesine göre mirasçılar taşınmazın mülkiyetini davacıya geçirmekle yükümlüdürler. Davacı vekiline 06.04.2015 tarihli oturumda verilen yetki belgesine uygun olarak muris…’un mirasçılık belgesi çıkarttılarak, dava konusu 1371 parsel sayılı taşınmazda sözleşmeye konu muris… adına kayıtlı 339/1681916 payın iptaline, davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.