Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2017/3022 E. 2021/1112 K. 22.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3022
KARAR NO : 2021/1112
KARAR TARİHİ : 22.02.2021

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.09.2008; birleştirilen davada davacı vekili tarafından davalılar aleyhine 27.10.2008 gününde verilen dilekçeler ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 03.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R
Asıl ve birleştirilen davalar TMK’nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin 102 parsel sayılı taşınmazın 1/3 oranında paylı maliki olduğunu, taşınmazın içerisinde müvekkile ait cam sera, diğer maliklere ait ev ve cam seraların bulunduğunu, müvekkilin bu güne kadar ana yola bağlantısını davalı …’ e ait 100 parsel sayılı taşınmazın bir kısmı ile yine davalı …’ e ait 103 parsel sayılı taşınmazın bir kısmını yol olarak kullanmak suretiyle gerçekleştirdiğini, ancak davalılardan …’in mevcut kullanılan yolu toprak havuz yaptırmak suretiyle kapattığını, bu nedenle müvekkilinin ana yola çıkacak bir yolunun kalmadığını, müvekkiline ait parsel lehine, davalılara ait parseller aleyhine uygun genişlikte ve uygun geçit bedeli karşılığında geçit hakkı tanınmasını talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen davada davacı vekili; davalı …’e ait 100 parsel sayılı taşınmaz aleyhine, müvekkiline ait 103 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı tanınmasını talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı … davayı kabul etmiş, asıl ve birleştirilen dosyada davalı … ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü asıl ve birleştirilen dosyada davalı … vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “Mutlak geçit ihtiyacı” veya “Geçit yoksunluğu”, ikincisine de “Nispi geçit ihtiyacı” ya da “Geçit yetersizliği” denilmektedir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir.
Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Bu tür davalarda uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüz ölçümü daha büyük olan parseller üzerinden geçit kurulması tercih edilmelidir.
Somut olayda, mahkemece her ne kadar davacının paydaşı olduğu 118 ada 15 (eski 102) parsel lehine, 118 ada 13 (eski 100 parsel) ve 118 ada 16 (eski 103) parsel aleyhine geçit irtifakı kurulmasına ve yine birleştirilen dosyada davacıya ait 118 ada 16 parsel lehine, davalının paydaşı olduğu 118 ada 13 parsel aleyhine geçit hakkı tesis edilmesine karar verilmişse de; dosyada bulunan taşınmazlara ait pafta incelendiğinde, 16 parsel sayılı taşınmazın yola cephesinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, asıl davada 16 parsel sayılı taşınmaz aleyhine 02.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda ‘F’ ile gösterilen yerden geçit tesis edildiği halde birleştirilen dosya yönünden yukarıda açıklanan ilkelerle ve mahkemenin asıl dava yönünden kurduğu hükümle çelişir şekilde, taşınmazın ‘F’ ile gösterilen yerden yola çıkışının olduğu göz ardı edilerek 16 parsel lehine geçit hakkı tesis edilmesi isabetsizdir. Keza hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, yalnızca davacının paydaşı olduğu 15 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan değerlendirmeye dayalı alternatifler belirlenmiş, 16 parsel sayılı taşınmazın yola cephesinin olduğu, yola çıkış noktasında kendisine ait cam sera duvarı ile DSİ’ye ait kanalet hattının bulunduğu belirtilmiş ve rapora ekli krokide ‘F’ ile gösterilen yerden 16 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit tesis edilebileceği tespit edilmiştir.
Bunun yanı sıra, hükme esas alınan bilirkişi raporuna ekli krokide 4 No’lu seçenek olarak belirlenen geçit güzergahının rotası anlaşılır ve açıklayıcı olmamakla birlikte, kurulan geçit hakkının bazı kısımlarda Dairemizin kararlılık kazanan uygulamasına aykırı olarak 3,5 m eninde saptanması da yerinde değildir.
Ayrıca kurulan geçit, davalının paydaşlığında bulunan 13 parsel sayılı taşınmazı ikiye bölmektedir. Geçit davalarında aleyhine geçit kurulan parsellerin ekonomik kullanım bütünlüklerinin korunması gerekirken, taşınmazın kullanım şekli ve ekonomik bütünlüğü bozulacak şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 22.02.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.