Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2017/2486 E. 2017/8383 K. 13.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2486
KARAR NO : 2017/8383
KARAR TARİHİ : 13.11.2017

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22.02.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.12.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, önalım hakkı nedeni ile, davacıların paydaş olduğu dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazda 31.05.2012 tarihinde davalıya satılan 53/240 hissenin tapusunun iptali ile eşit oranda davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, tapudaki devrin gerçek bir satış olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın, davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 16.12.2014 tarih 2014/10632 Esas, 2014/14439 Karar sayılı ilamı ile “Bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmaz üzerinde iki adet bina bulunduğu anlaşılmakta ise de tapu kaydındaki muhdesat bilgilerinden taşınmazın üzerindeki evlerden birinin diğerinin ait olduğu görülmekte olup her iki binadaki dairelerin paydaşlardan kim ya da kimlere ait olduğu veya kimlerin kullanımında bulunduğu, başka bir deyişle davacılar ile davalının pay satın aldığı arasında eylemli paylaşma bulunup bulunmadığı belirlenmemiştir. Bu nedenle mahkemece fiili taksimin mevcut olup olmadığına ilişkin olarak yapılan araştırma yeterli değildir. Yukarda açıklandığı üzere taşınmazın taksim edilerek kullanıldığı savunması davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu durumda mahkemece davalının fiili taksim savunmasına ilişkin delilleri, varsa davacı tarafın bu konudaki karşılık delillerinin sorulup toplanması, mahallinde yeniden keşif yapılarak ve toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.“ gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Paylı mülkiyet halindeki bir taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya, evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu aktin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkı ileri sürülemez. (27.03.1957 tarihli, 12/2 sayılı Y.İ.B.K.)
Bu yöndeki savunmanın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı sözleşmede taraf olan kişinin işlemde muvazaa savunmasında bulunamayacağı kuralının bir istinasıdır.
Somut olayda; satıcı ile satıcının yeğeni ve davalı … arasındaki 31.05.2012 tarihli resmi senette 12 parsel sayılı taşınmazın 53/240 hissesi hakkındaki işlem satış olarak gösterilmiş ise de, davalının bu işlemin gerçek bir satış olmadığı iddiasının varlığı karşısında 27.03.1957 tarihli, 12/2 sayılı Y.İ.B.K. gereği davalının delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.