Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2017/1487 E. 2020/8012 K. 02.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1487
KARAR NO : 2020/8012
KARAR TARİHİ : 02.12.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11/03/2013 gününde verilen dilekçe ile harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31/07/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin değer itibariyle reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa satış bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ile davalı …’in 23.05.2012’de davalıya ait toplam 66.660 m2 ve 16 parselden oluşan arazinin tapusunun devri karşılığında 290.000,00TL’nin ödenmesi konusunda anlaştıklarını, davalının arazinin bir kısmının hisseli olduğunu ancak değişim, satışa razı etme ve sair yollarla hisseleri toparlayacağını ve tüm arazinin tapusunun devredileceğini söylediğini, satış anlaşması yapılan arazinin 171 ada 5, 6, 38, 39, 40, 41, 42, 48, 49, 50 ve 51 sayılı parseller, 172 ada 1 ve 2 sayılı ve 173 ada 5,6 ve 10 sayılı parseller olduğunu, resmi şekilde yapılmış bir satış vaadi sözleşmesi olmasa da davalı tarafın sözlü akde son ana kadar uyduğunu, davacıda bu akde uyacağına dair tam bir güven uyandırdığını, tüm satış bedelini de aldığını, davalının diğer tapuları devrettikten ve tüm satış bedelini aldıktan sonra artık şekil şartını ileri sürerek sözleşmenin geçersizliği iddiasında bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olacağını, davacının tapudaki devir işlemleri bittikten sonra alınan tapuları kontrol ettiğini ve eksik devir yapıldığını fark ettiğini, devredilmeyen parsellerin 171 ada 5, 50 ve 51 parseller olduğunu ve davalının devrettiği parsellerin yeterli olduğunu belirterek daha fazla parsel devretmesine gerek olmadığını söylediğini, davacı tarafından noter aracılığıyla ihtar gönderildiğini, davalının tapuları devretmediği gibi aldığı parayı da iade etmediğini, bu nedenle dava konusu devredilmeyen 3 taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tescilini, olmazsa fiilen devri yapılan parsellerin tapuda açıkça belli olan satış bedelleri toplam ödenen 290.000,00TL’den düşüldükten sonra kalan miktarın yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir. Davacı vekili sonradan sunduğu 02.09.2014 havale tarihli dilekçesinde ise; 171 ada 5 ve 50 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki tapu iptal ve tescil talebini tazminat talebine dönüştürmüştür.
Davalı, davacı ile 171 ada 6, 38, 39, 40, 41, 42, 48 ve 49 parseller, 172 ada 1 ve 2 parseller ve 173 ada 5,6 ve 10 parseller hakkında toplam 58.000 m2 taşınmazının dönümünün 5.000,00TL’den olmak üzere 290.000,00TL’ye satışı konusunda anlaştıklarını ve davacıyı tarlaların bulunduğu adrese getirerek satın alacağı arazileri gösterdiğini ve anlaştıklarını, değişik tarihlerde anlaştıkları üzere tarlaların tapularını devrettiğini ve parasının tamamını aldığını, kendisi adına tapuda kayıtlı olan 171 ada 51 parsel ile 171 ada 5 ve 50 sayılı hisseli parsellerin satışa dahil olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında usulüne uygun resmi şekilde düzenlenmiş taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesi gereğince;
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m.26/1)
Somut uyuşmazlıkta; davacı tapu iptali ve tescil, bu talebi kabul edilmediği takdirde tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece taraflar arasında usulüne uygun resmi şekilde düzenlenmiş taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de tazminat talebi hakkında kararın gerekçesinde ve hükümde herhangi bir belirtmede bulunulmamıştır. Bu husus HMK m 297/2 hükmüne aykırılık oluşturduğundan davacının tazminata ilişkin talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
02.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.