Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2017/1206 E. 2021/508 K. 02.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1206
KARAR NO : 2021/508
KARAR TARİHİ : 02.02.2021

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 20/06/2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13/10/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalı vekili- davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, … Mahallesi 932 ada 1 parsel, 935 ada 1 parsel, 937 ada 1 parsel, 938 ada 1 parsel, 942 ada 4 parsel, 943 ada 2 parsel, 946 ada 1 parsel, 949 ada 2 parsel,929 ada 3 parsel, 947 ada 1 parsel, 948 ada 2 parsel, 12 pafta 39 ada 7 parsel, 40 ada 8 parsel, 11 pafta 42 ada 9 parsel sayılı taşınmazların Türk Medeni Kanununun 642. ve 650. maddeleri uyarınca ortak kök mirasçıları olan … kendi alt mirasçılarına eşit pay olarak aynen paylaştırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini istemiş; diğer davalılar davayı kabul etmişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ile davalılar … mirasçıları ve … vekili temyiz etmiştir.
1)Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2)Davalılar … mirasçıları ve … vekilinin temyiz itirazlarına gelince:
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun;
1- 642. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir.
Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır.”
2- 650. maddesinde, “Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar. Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hâkim, yerel âdetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur. Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kur’a çekilir.”, hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümler uyarınca, terekedeki mallara iştirak hâlinde malik olan her mirasçı, ortak sıfatıyla terekedeki taşınır ve taşınmaz malların aynen ve şayet bu mümkün değilse satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçının açtığı ortaklığın giderilmesi davasında, hâkim imkân varsa taşınmazlardan her birini tamamını bir mirasçıya vermek suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara paylaştırma yapılırken şayet taşınmazların değerleri arasında fark varsa bu farkın para olarak ödenmesi yoluyla miras payları arasında denkleştirme sağlanır. Bu hüküm, paylı mülkiyetin sona erdirilmesi için açılan davada paylaşma biçiminin düzenlendiği Türk Medeni Kanununun 699/2. maddesi ile aynı mahiyettedir.
Türk Medeni Kanununun 642. maddesinin gerekçesinde, uygulamada terekede yer alan değerlerin her birinin ayrı ayrı ele alınması nedeniyle aynen paylaşılmasının mümkün olmadığı, bunun da taşınmazların el değiştirmesine ve mirasçıların mirasbırakanın terekesinden uzaklaştırılmasına sebep olduğu, bu nedenle hâkime istem hâlinde terekenin tamamının aynen parçalara bölerek karar verebilme imkânının getirildiği şeklinde açıklanmıştır. Kanun koyucunun bu hükmü getirmekteki amacı, öncelikle aynen taksim isteyen mirasçılar arasındaki paylaşma konusundaki ihtilafın en uygun biçimde çözümlenmesi ve taşınmazların değerleri arasında fark bulunması hâlinde gereğinde fark ödetmek yoluyla, denkleştirmenin sağlanmasıdır. Ayrıca payların özgülenmesinde mirasçıların anlaşması asıl olup, anlaşamazlarsa kura çekilecektir. Bu yolla aynen taksimi gerçekleştirme olanağı olan mallar üzerinde mahkemenin ortaklığı ve uyuşmazlığı sürdürecek, sonuçta mirasçıları satışa zorlayacak bir yöntemi benimsemesi olanaklı olmadığı gibi, açıklanan yasal düzenlemelere de aykırı olacaktır (Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2011 tarihli ve 2011/6-55 E., 2011/222 K. sayılı ve 2017/14-1753 E., 2020/279 sayılı kararları).
Somut olaya gelince; yukarıda da ifade edildiği üzere ortaklığın giderilmesi davaları, tarafların hem davacı hem de davalı durumda olduğu iki taraflı davalardandır. İki taraflı davalar arasında sayılmaları sebebiyle, yargılama esnasında davacı ve davalı tarafın hakları ve talepleri aynı şekilde ele alınmalıdır. Mahkemece hükme esas alınan 21.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazların aynen taksiminin mümkün olmadığı değerlendirilmiştir. Dosya içeriği, mirasçı ve taşınmaz sayısı dikkate alındığında dava konusu taşınmazların Türk Medeni Kanununun 642. maddesi uyarınca denkleştirme suretiyle ortaklığının giderilmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca davacıların talepleri doğrultusunda taşınmazların dört ortak kök murisin kendi mirasçılarına dört eşit pay olarak aynen taksimi yoluyla ortaklığının giderilmesi de mümkün değildir. O halde mahkemece, davacıların aynen taksim talebine karşılık bir kısım davalının satış isteminde bulunduğu anlaşıldığından davalıların talebine uygun şekilde taşınmazların satış suretiyle ortaklığının giderilmesine karar verilmelidir.
Diğer taraftan, dava konusu taşınmazlarda davacı ve davalılar dışındaki paydaşların davada taraf olmadığı anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre, taraf teşkili sağlanmaksızın yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması yerinde olmamıştır.
Mahkemece değinilen hususlar göz ardı edilerek eksik taraf teşkili ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bent uyarınca davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bent uyarınca davalılar … mirasçıları ve … vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 02/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi