Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2017/1026 E. 2017/3837 K. 08.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1026
KARAR NO : 2017/3837
KARAR TARİHİ : 08.05.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı birleştirilen dosya davacıları … v.d. vekili tarafından, davalı … aleyhine 10.11.2011 – birleştirilen dosya davacısı 12.09.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi birleştirilen dosya davacıları … v.d. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava ve birleştirilen davalar önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Asıl dosya davacısı, davalının önceki malik …’den 19.07.2010 tarihinde 787 ada 1 parsel’in 3/32 payını, 5 parselin 167/2400 payını, 6 parselin 167/2400 payını; önceki malik …’den 787 ada 1 parselin 45/2400 payını, 5 parselin 396/28800 payını, 6 parselin 1/96 payını 21.01.2011 tarihinde; önceki malikler …, … ve …’dan 787 ada 5 parselin 3/64, 9/128, 9/128 paylarını, 6 parselin 1/48, 1/32, 1/32 paylarını 21.07.2011 tarihinde satın aldığını, ancak satışlar ilgili kendisine herhangi bir bildirimde bulunulmadığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı payların iptali ile önalım hakkı nedeniyle adına tescilini talep etmiştir.
Birleşen dosya davacıları da aynı davalıya karşı, aynı işlemler nedeniyle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacı … yönünden 19.07.2010 tarihli satışa konu paylar açısından davasının kabulüne, birleşen dosya davacılarının hak düşürücü süre nedeniyle taleplerinin reddine; 21.01.2011 ve 21.07.2011 tarihli satışa konu payları açısından da asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, birleştirilen dosya davacıları temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre 19.07.2010 tarihli satış işlemi açısından birleşen dosya davacılarının 12.09.2012 tarihinde dava açtıkları, hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmakla mahkemece bu satışa yönelik davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmaması nedeniyle birleşen dosya davacılarının bu yöndeki temyiz istemlerinin reddine,
2) Diğer temyiz itirazları yönünden;
a) 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi gereğince hükmün infaza elverişli olarak kurulması gerekir. Aksi takdirde, hükmün infazı sırasında yeni bazı uyuşmazlıklar ortaya çıkar ve yeni bazı davaların açılması gerekebilir.
Asıl dosya davacısı … açısından 19.07.2010 tarihli işleme yönelik davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakta ise de dava konusu payların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi ile yetinilerek infaza elverişli olmayan hüküm kurulması doğru değildir.
b) 787 ada 6 parseli sayılı taşınmazda … mirasçıları …, …, … ve …’in tapu iptali ve tescil talepleri açısından;
Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
Somut olayda; dava konusu taşınmazın … adına kayıtlı olduğu, ancak dosyadaki belgelerden davacılar ile …arasındaki irs ilişkisinin tespit edilemediği, aralarındaki bağlantı araştırdıktan sonra irs ilişkisi kurulması durumunda … tarafından 6 parseli sayılı taşınmaza yönelik verilmiş muvafakat bulunmadığı gözönüne alınarak muvafakati alındıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken anılan hususların gözardı edilmesi isabetsizdir.
c) Dava konusu tüm paylar yönünden ; davacıların dava tarihinden önce iştirak halinde olan payları müşterek mülkiyete dönüştürmek suretiyle intikal yaptırdıkları paylar açısından her bir davacının bir pay hakkı bulunduğu, dava tarihinde iştirak halinde malik olarak bulundukları payları açısından ise murislerinin bir payları bulunduğu, davacıların ise murislerine isabet eden bir payda eşit olarak hak sahibi bulundukları göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken taşınmazlardaki pay/ payda oranı sağlanamadan hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle inceleme yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 1 numaralı bent uyarınca birleştirilen dosya davacılarının 19.07.2010 tarihli işleme yönelik temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca birleştirien dosya davacılarının diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.