Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/9926 E. 2018/8870 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9926
KARAR NO : 2018/8870
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından, davalı- birleştirilen dava davacısı aleyhine 24.09.2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal, eski hale getirme, 16.10.2014 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil, davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından 19.08.2014 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil, 21.08.2015 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, ecrimisil isteminin reddine, davalı-birleştirilen dava davalısının ecrimisil isteminin reddine, elatmanın önlenmesi talebinin reddine, totemin kal’ine dair verilen 15.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-birleştirilen davada davalı vekili ve davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı-birleştirilen davada davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, dava konusu yerde işyerinin bulunduğunu, işyerinin yola cepheli ve ana yoldan girişinin bulunduğunu, davalı OSB müdürlüğünce müvekkilinin işyerinin önüne duvarlar yapılarak işyerinin kullanımının engellendiğini ve ticari faaliyetinin fiilen engellendiğini, OSB tarafından duvar yapılmasının kötü niyetli bir hareket olduğunu, elatmanın önlenmesine, duvarın kaldırılarak eski haline getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen 2014/619 Esas sayılı dosyasında davacı-birleştirilen davada davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, davalı tarafça müvekkilinin dükkanının önüne duvar çekildiğini, yanlızca dış duvar değil ortak alana iç duvar da örülürek dükkanın kullanımı ve ticaretinin fiilen engellendiğini, duvar sebebi ile sektörden ve müşteri kitlesinden dükkanın kapandığına dair kanaat oluştuğundan bahisle, davacının uğramış olduğu zarardan şimdilik 10.000,00TL’nin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen 2015/542 Esas sayılı dosyasında davacı-birleştirilen davada davalı OSB vekili, 13208 ada, 5 parselde müvekkili kurumun tasarrufunda bulunan alana davalı şirket tarafından yapılan müdahalenin men’i ve işgal halinde bulunan totemin kal’ini dava ve talep etmiştir.
Birleştirilen 2014/473 Esas sayılı dosyasında davacı-birleştirilen davada davalı OSB vekili, davalı şirketin işyeri ile Adana çevreyolu arasında kalan alanı işgal ettiğini, şirketin bu alanı 4 yıl 4 ay kullandığı, davalı OSB ile bir sözleşme yapmadığı, kullanım için bedel ödemediğinin anlaşıldığını, şimdilik 1.000,00TL’lik işgal bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl dava yönünden dava konusu duvarların yargılama sırasında … Belediyesi tarafından … Valiliği talebi doğrultusunda 14.12.2014 ve 16.12.2014 tarihinde yıkıldığı belirtilerek bilirkişi raporunda davacı … Elektriğin kullanmış olduğu dükkanın hemen önüne yapılmış olan D3 ile gösterilen duvarın peyzaj projesi ile ilgili olmadığı davacının kullanmış olduğu işyerinin girişinin engellediği, MK 2. maddesinde herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, D3 ile gösterilen duvarın yapılması halinde yapılacak yeşil alanın iki duvar arasında kalıp kimsenin faydalanamayacağı bir alana dönüştüğü, yeşil alan yapılmasının amacıyla bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile her ne kadar dava konusu duvarlar yıkılmış ise de taraflar arasındaki uyuşmazlığın devam ettiği anlaşıldığından 07.07.2015 tarihli bilirkişi heyetinin raporunda D3 ile gösterilen duvar yönünden davanın kabulüne, duvarın yapılmamasına, taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine, aynı tarihli bilirkişi raporunda D4 ile gösterilen duvar yönünden davalı idarenin yapmış olduğu işlemin yerinde olduğuna taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine, birleştirilen 2014/473 Esas, 2015/165 Karar sayılı dosyası yönünden davanın reddine, birleştirilen … 4. AHM’nin 2014/619 Esas, 2015/51 karar sayılı dosyası yönünden davanın reddine, birleştirilen …. 2. AHM’nin 2015/542 Esas, 2015/506 Karar sayılı dosyası yönünden davanın kısmen kabulüne; 07.07.2015 tarihli bilirkişi heyetinin raporunda sarı renkle gösterilen totemin kaldırılmasına, davalının bu yere ilişkinin müdahalesinin men’ine, aynı tarihli bilirkişi raporunda a ve c harfleri ile gösterilen alanlar yönünden davalının bir müdahalesi bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı – birleştirilen davada davalı vekili ve davalı – birleştirilen davada davacı vekili temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı – birleştirilen davada davalı vekilinin tüm davalı – birleştirilen davada davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin ve davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Zarar tehlikesinin belirlenebilmesi için mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından seçilecek bilirkişiler hazır bulundurulmalı; düzenlenecek bilirkişi raporlarında, alınması gereken önlemler ile tazminat, ecrimisil, yıkım ve eski hale getirme istekleri varsa, bunlar gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece, asıl dava yönünden, mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporlarında dava konusu duvarın davacının dükkanına giriş çıkışı engellediği tespit edilmiş ancak, her ne kadar dava konusu duvar yıkılmış ise de taraflar arasındaki uyuşmazlığın devam ettiği belirtilerek 07.07.2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda D3 ile gösterilen duvarın yapılmamasına karar verilmiştir. Dava konusu duvarın dava sırasında … Belediyesi tarafından … Valiliği’nin talebi doğrultusunda 14.12.2014 ve 16.12.2014 tarihlerinde yıkıldığı anlaşılmış, … OSB tarafından belediyenin yıkım işleminin iptali, yıkım işlemi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle idare mahkemesinde dava açılmış, bu dava sonucunda 30.11.2015 tarihinde dava konusu işlemin iptaline 13.153,00TL’nin … OSB’ye ödenmesine karar verilmiştir. Bilindiği gibi elatmanın önlenmesi davaları mevcut bir elatma ya da zararın bulunması halinde dinlenebilir. İleride oluşma ihtimali bulunan zararların varlığı ileri sürülerek elatmanın önlenmesi istenemez. Dava konusu duvarın dava sırasında yıkıldığı 07.07.2015 tarihli bilirkişi raporuyla anlaşıldığından mahkemece duvarın yıkılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına yönünde hüküm kurulması gerekirken yeniden duvar yapılması nedeniyle zarar ihtimalinden (muhtemel zarardan) söz edilerek muarazanın giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca HMK’nın “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesi uyarınca hakim, tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Davacının taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi yönünde açıkça bir talebi bulunmamasına rağmen, HMK’nın 26. maddesine aykırı olacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı – birleştirilen davada davalı vekilinin ve davalı – birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı – birleştirilen davada davalı vekilinin ve davalı – birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.12.2018 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.