YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9847
KARAR NO : 2018/9354
KARAR TARİHİ : 24.12.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.09.2013 gününde verilen dilekçe ile 2981 sayılı Yasanın 10/son maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 10/son maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, Belediye sınırları içinde olan ancak davalı Hazine’nin mülkiyetinde bulunan, üzerinde 2981 sayılı Yasa kapsamında tapu tahsisli gecekonduların bulunduğu tespit olunan 4233 ada 1 parsel ile 4253 ada 2 parsel sayılı taşınmazların 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/son maddesi uyarınca tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ile davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Kısaca İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı Kanunun “İstisnalar” başlıklı 3. maddesi hükmüne göre, kanunun … ve … boğazları ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenmiş ve belirlenecek yerlerde uygulama olanağı yoktur.
5663 sayılı Kanunla Değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesine göre “Ancak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yolu ile iktisap edilemez” hükmü getirilmiş, böylelikle yeni düzenlemede “….birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarını” kazanılamayacağı öngörüldüğünden doğal sit alanları ve üçüncü derece arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazların koşulları oluştuğu takdirde kazanılmaları olanaklı hale gelmiştir.
Somut olaya gelince; dava konusu 4253 ada 2 parsel yönünden yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre verilen karar yerindedir.
Ancak, dava konusu 4233 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise taşınmazın “Tarihi Sit-Kentsel Etkileşim-Geçiş Alanı” kapsamında kaldığı anlaşılmakla, 2981 sayılı Yasanın 3. maddesi hükmüne göre, 2863 sayılı Yasa uyarınca korunması gerekli kültür varlığı olan taşınmaz hakkında anılan kanunun uygulanma imkanı bulunmadığından, özellikle taşınmazın bu yasa kapsamında kalıp kalmadığı ile özel mülkiyete konu olup olmayacağı konusunda araştırma ve inceleme yapılarak iktisabın mümkün olup olmadığı saptandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.