Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/9749 E. 2017/2909 K. 11.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9749
KARAR NO : 2017/2909
KARAR TARİHİ : 11.04.2017

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.06.2010 tarihinde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda verilen davanın kabulüne dair 22.10.2012 tarihli kararın, 12.09.2013 tarihinde kesinleştirildiği, davacılar vekili tarafından verilen 09.01.2014 tarihli dilekçe ile hükmün tavzihinin istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tavzih isteminin reddine dair verilen 10.06.2014 tarihli ek kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davaya konu 187 ada 6 parsel sayılı taşınmazda A Blok, 1. kat 1 nolu mesken, 3. kat 3 nolu mesken, 5. kat 5 nolu mesken ve zemin kat 6 nolu dükkanın ortaklığının satış suretiyle giderilmesi talep edilmiş, mahkemece bu taşınmazlarla ilgili olarak mahallinde keşif yapılarak bilirkişilerden rapor alınmış ve raporlar doğrultusunda davanın kabulüne ve ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Davanın kabulüne dair verilen hüküm 06.06.2013 tarhinde temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Davacılar vekili, 09.11.2014 tarihli dilekçesiyle; dava konusu taşınmazlardan “zemin kat 6 nolu dükkan’ın” hükümde gösterilmemesi sebebiyle hükmün infazında tereddüt yaşandığı gerekçesiyle hükmün tavzihini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan duruşma sonunda tavzih talebinin reddine karar verilmiş, tavzih talebinin reddine ilişkin ek kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın hükmün tavzihi başlıklı 305. maddesi; “(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklindedir.
Hüküm fıkrası incelendiğinde; “Davacının davasının KABULÜNE, … İli… İlçesi,… Mahallesi,… Mevkiinde… ada… nolu parselde tapuda kayıtlı olan taşınmazda A blok, zemin kat, 1., 3. ve 5. davacı ve davalılar … ve …’nun hissedar olduğu bağımsız bölümler üzerindeki ortaklığın tüm yükümlülükleri ile birlikte umum arasında açık artırma usulü ile satılarak elde edilecek satış bedelinin davacılar ve davalılar arasında tapudaki ve mirasçılık belgesindeki payları oranında pay edilmek suretiyle ortaklığın satış suretiyle giderilmesine” şeklinde hüküm kurulduğu, hükmün bu haliyle yeterince açık olmadığı gibi icrasında da tereddüt uyandırdığı anlaşılmakla tavzih isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle tavzih isteminin reddine ilişkin ek kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.