Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/8980 E. 2018/8136 K. 23.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8980
KARAR NO : 2018/8136
KARAR TARİHİ : 23.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.09.2014 gününde verilen dilekçe ile inançlı işleme dayalı … iptali ve tescil ya da tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 09.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, inançlı işleme dayalı … iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin … 7. Aile Mahkemesinin 2014/842 Esas sayılı dosyası ile dava dışı eşi … aleyhinde boşanma davası açtığını ve davanın halen derdest olduğunu, müvekkilinin geliri ile evlilik birliği içerisinde 3397 ada 1 parselde kain B Blok 7 No’lu bağımsız bölümün satın alındığını, davalının ise müvekkilinin kayınvalidesi olup emekli olduğundan vergi avantajından yararlanmak düşüncesiyle bu bağımsız bölümün davalı adına kaydedildiğini; ancak, dava konusu bağımsız bölüm talep edildiğinde iade etmek şartıyla devralan davalının tapuyu devretmeye yanaşmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın … kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, olmadığı taktirde şimdilik 10.000,00TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunmuş; dava konusu taşınmazın davacıyla bir ilgisinin bulunmadığını, bizzat müvekkilince bedeli ödenmek suretiyle satın alındığını, davacının boşanma davasında baskı unsuru olarak kullanmak amacıyla kötüniyetli olarak bu davayı açtığını, iddia edildiği gibi vergi yönünden de herhangi bir avantajının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 200.000,00TL olarak belirlendiği, 30.09.2015 tarihli celsede davacı vekiline bu değer üzerinden eksik harcı tamamlası için iki haftalık kesin süre verildiği ve kesin süre içerisinde harç tamamlanmadığı taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtar edildiği, bunu müteakip 09.12.2015 tarihli celsede davacı vekilince belgelendirilmeyen mazeret dilekçesinin reddine karar verilerek davalı vekilinin talebi üzerine yargılamaya devam edildiği ve verilen kesin süre içerisinde davacı tarafça eksik harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kamu düzenine ilişkin olan 492 sayılı Harçlar Kanununun 27 ve devamı maddelerinde, dava açılırken ödenmesi gerekli olan harçlar ile eksik harcın yatırılmamış olması halinde yapılacak işlemler açıklanmıştır. Anılan Yasanın 27. maddesinin son fıkrasında, “Harç peşin veya süresinde ödenmemiş ise, müteakip muamelelere ancak harç ödendikten sonra devam olunur” hükmü, 30. maddesinde de “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK’un 409. (HMK’nın 150.) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır” hükmü yer almaktadır. Söz konusu açık yasal düzenlemeler gereğince, dava açılırken dava değerine göre peşin olarak yatırılması gereken karar ve ilam harcının eksik alındığının tespiti halinde, bu hükümlere göre işlem yapılması zorunludur.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı tarafından eksik yatırılan harcın verilen süre içerisinde tamamlanmaması davayı takipsiz bırakmakla aynı sonucu doğuracağından mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 150/1. maddesi uyarınca öncelikle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi, eksik harcın üç ay içerisinde tamamlanması halinde davaya devam edilmesi, üç ay içerisinde tamamlanmaması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.