Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/8305 E. 2018/7657 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8305
KARAR NO : 2018/7657
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.09.2014 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili tarafından çeltik ekimi için kiralanan 85 ada 52 ve 54 parsel sayılı taşınmazlarda bulunan mahsüle davalının su taşırmak sureti ile zarar verdiğini, 2014/81 D.İş sayılı dosya ile tespit yaptırıldığını, zararın 540,16TL olduğunun tespit edildiğini belirterek müdahalenin önlenmesini ve oluşan 540,16TL zararın faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili, 10/06/2015 havale tarihli ıslah ve maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin sunduğu dilekçe ile; dava dilekçesinde belirtilen taşınmazların sehven 2014/208 esas sayılı dosyası ile karıştırılarak hatalı gösterildiğini, bunu ıslah talebiyle düzeltme talebinde bulunduğunu, buna göre davacının, kullandığı 85 ada, 60, 61, 62 ve 63 parsel sayılı taşınmazlarda oluşan zarara, 85 ada 41 parsel sayılı taşınmazı kullanan davalı …’ın sebep olduğunu, bunun yapılan tespit ile sabit olduğunu, bu zararın 1.059,00TL olduğunu, aynı gün tespit yaptırıldığından parsel numaralarının karıştırıldığını belirterek, muarazanın önlenmesine ve 1.059,00TL zararın faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, 85 ada, 52 ve 54 parsel sayılı taşınmazlara bir müdahalede bulunmadığını davanın reddini istemiştir. 06.05.2015 tarihli celsede …e …’ın yerini icarla kullandığını davacı ile aralarında bir kanal olduğunu, bu kanalın …’ye ait olduğunu bu kanalı kendi imkanları ile onarmaya çalıştığını beyan etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nin “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilmek suretiyle bunların en uygununa karar verilmelidir. Bunun için de mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların … kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya … fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından seçilecek bilirkişiler hazır bulundurulmalı; düzenlenecek bilirkişi raporlarında, alınması gereken önlemler ile tazminat, ecrimisil, yıkım ve eski hale getirme istekleri varsa, bunlar gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmelidir.
Somut olayda; mahkemece, 2014/81 D.iş sayılı dosyada, 85 ada 52 ve 54 parsel sayılı taşınmazların tespitinin yapıldığı, davacının tanıklarının bu iki tarlayı anlattıkları, davacı tarafından gösterilen delillerin tümü dosyaya sunulduğu halde ıslah ve maddi hatanın düzeltilmesi dilekçesinde bahsedilen 85 ada 60, 61, 62 ve 63 parsel sayılı taşınmazlarda oluşan zararın ispat edilemediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ise de, inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yeterli değildir.
Davacı vekili müvekkili tarafından çeltik ekimi için kiralanan 85 ada 52 ve 54 parsel sayılı taşınmazlarda bulunan mahsüle davalının su taşırmak sureti ile zarar verdiğini belirtmiş, 10/06/2015 havale tarihli dilekçesi ile de; davacının kullandığı 60, 61, 62 ve 63 parsel sayılı taşınmazlara su taşkını olduğu parsel numaralarının sehven yanlış yazıldığı belirtilerek bu parsellere yapılan müdahalenin önlenmesini ve zararın tazminini istemiştir.
Mahkemece; mahallinde keşif yapılarak, tanıkların keşif sırasında taşınmazlar başında dinlenmesi, davacının zararının oluşup oluşmadığı, zarar oluşmuş ise bu zararın davalının kullandığı taşınmazdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, yukarıda belirtilen ilkelere göre araştırılıp, komşuluk hukukuna aykırılık var ise nasıl ve ne şekilde giderileceği uzman bilirkişi raporu ile tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi ve davacının tüm taleplerini karşılayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken;
İzah edilen ilkelere uygun inceleme ve araştırma yapılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.