YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8296
KARAR NO : 2018/7660
KARAR TARİHİ : 12.11.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.01.2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK’nin 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı adına kayıtlı 299 ve 302 parsel sayılı taşınmazlar yararına, davalıya ait 303 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuşlar,
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 299 ve 302 parsel sayılı taşınmazlar lehine, davalı adına kayıtlı 303 parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle … alanlarında, nihayet bir … aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince davacıya ulaşım sağlayacak geçitin herhangi bir engelle karşılaşmadan genel kadastro yoluna ulaşması gerekir.
Ayrıca, kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni … Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Mahkemece davanın kabul ile, davacı adına kayıtlı 299l ve 302 parsel sayılı taşınmazlar lehine, davalı adına kayıtlı 303 parsel sayılı taşınmaz üzerinden fen bilirkişinin 27/05/2015 havale tarihli rapor ve krokisinde 1.seçenekte yer alan ve 3 metre genişliğinde ve toplamda 96,70 m2 olarak geçit hakkı tesisine karar verilmiş ise de davacının adına kayıtlı 299 ve 302 parsel sayılı taşınmazlar yararına geçit hakkı tesisi istediği, 302 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının sağlandığı ancak 299 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının sağlanmadığı görülmüştür.
Geçit hakkı şahıslar yararına değil parseller yararına kurulacağından lehine geçit istenen taşınmazların maliki aynı olsa da her iki taşınmazın genel yolla bağlantısı kesintisiz bir şekilde sağlanması gerekecektir.
Bu durumda mahkemece, geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gözetilerek bilirkişilerden denetime uygun ek rapor alınmalı, önceki keşif doğrultusunda ek rapor düzenlenememesi durumunda taşınmaz başında bilirkişiler eşliğinde tekrar keşif yapılarak, bilirkişilerden yararına geçit hakkı tesisi istenen her iki taşınmazın da genel yola bağlantısını sağlayacak şekilde ve davacı adına kayıtlı olan 302 parsel sayılı taşınmaz üzerinden yine davacı adına kayıtlı 299 parsel sayılı taşınmaz yararına geçit hakkı tesis edilebileceği de göz önünde bulundurularak, her iki parsel açısından geçit güzergahlarını gösterir rapor düzenlemeleri ve krokide göstermeleri istenerek, yararına geçit hakkı tesisi istenen 299 ve 302 parsel sayılı taşınmazların genel yola kesintisiz bağlanmasını sağlayacak şekilde geçit hakkı tesisine karar verilmesi gerekir.
Mahkemece Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.