Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/8277 E. 2018/9441 K. 25.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8277
KARAR NO : 2018/9441
KARAR TARİHİ : 25.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.12.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mera olarak tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın davalı … payı yönünden kabulüne dair verilen 15.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine vekili, mera niteliğindeki dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında davalılar adına tarla olarak tespiti ile tapuya tescil edildiğini ileri sürerek 43 ada 25 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tutanakta yazılı niteliği ile … adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili dava konusu taşınmazın kadimden beri tarla olarak kullanıldığını, vergi kaydında da tarım arazisi olarak kayıtlı olduğunu, müvekkillerine murislerinden intikal ettiğini, davalı …’ın tapu kaydına güvenerek iyi niyetle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın davalı … mirasçıları yönünden kabulüne, 43 ada 25 parsel sayılı taşınmazda … adına olan 1/2 hissenin kaydının iptali ile bu kısmın mera niteliği ile … Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, iptal edilen kısmın özel siciline mera olarak tesciline, davalı … aleyhindeki davanın kesinleşmesi nedeniyle davalı … hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü davalı … vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, dava konusu 43 ada 25 parsel sayılı taşınmazın davalı …’a ait 1/2 payının iptali ile mera olarak özel siciline tesciline karar verilmiştir. …’e ait diğer 1/2 paya ilişkin ise şahıs üzerinde kalacak şekilde tescil hükmü kurulmuştur. Ancak bir parselin bir kısmının devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olarak bir kısmının da şahıs malı olarak farklı nitelikler ile hisselendirilmesi mümkün değildir.
Bu durumda, davacı Hazine vekiline, 43 ada 25 parsel sayılı taşınmazın diğer 1/2 hisse maliki olan …’in dava açılmadan önceki bir tarihte ölümü ile tapuda mirasçılarına intikal işleminin yapıldığı anlaşıldığından, bu mirasçılar aleyhine ayrı bir dava açması ve açılacak davanın eldeki bu dava ile birleştirilerek görülmesi için süre verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; davalı … aleyhine açılmış olan davanın daha önce verilen kararın temyiz aşamasından geçerek kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle davalı … hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nin 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi halde yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Somut olayda; davalı … yönünden, açıklanan tüm bu hususlar gözetilmeden daha önce verilen hükmün kesinleştiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.