Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/7480 E. 2018/7661 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7480
KARAR NO : 2018/7661
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.03.2014 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayanan elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmalı olarak istenilmekle duruşma talebinin değerden reddi ile süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, şahsi hakka dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; 241 ada 15 parsel sayılı taşınmazda bulunana 118 No’lu binada 27.02.1985 tarihli … tahsis belgesi ile hak sahibi olduğunu ve binanın 1. katında davalının uzun yıllar işgalci olduğunu, … tahsis belgeli yerin yarısının kendisine ait olduğuna dair kendisini aldatarak muvafakat imzalattığını, bunun üzerine kendisine binadan çıkması için 11.02.2014 tarihinde noter kanalı ile ihtarname gönderdiğini, davalının binayı boşatmadığını, irade fesadı ile alınan muvafakat beyanın geçersizliğinin tespiti ve feshini, davalının tecavüzünün önlenmesini istemiştir.
Davalı vekili; davalının davacının yiğeni ve damadı olduğunu, çok uzun zamandan beri dava konusu binanın 1. katında davalının 2. katında davacının oturduğunu, dava konusu 2 katlı binanın davalı tarafından yaptırıldığını, 1. katının 1987 yılında 2. katının ise 1989 yılında yaptırıldığını, binanın müvekkili tarafından yaptırılmasının karşılığında davacı …’ın 15.11.2013 tarihinde noterde düzenlenen muvafakatname başlıklı sözleşme ile 269,34 m2 yüzölçümlü taşınmazın 134,67 m2’lik kısmının müvekkili davalı … adına tahsis edilmesine ve tapusunun … adına çıkartılmasına muvafakat ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerek mülkiyet hakkı sahibi ve gerekse başka bir hakka dayanarak mülkiyet hakkı sahibinden taşınmazı belirli bir süre elinde tutma hakkı kazanmış kişiler, mülkiyet hakkının ve sözleşme ile edindiği hakkın kendisine sağladığı yararlanmalar için üçüncü kişilerin engellemeleri karşısında, yargı yolu ile hakkın korunmasını isteyebilirler. Bu hak, mülkiyet ve sözleşmeye dayanan şahsi hakkın varlığı süresince mütecavizi fiilen defetme hakkı biçiminde olabileceği gibi, müdahalenin sürekliliği halinde yargı yolu ile de istenebilir.
Somut olaya gelince; mahkemece, davacının daha önce noter belgesi ile verdiği izin beyanından yine noter yolu ile vazgeçtiği, tarafların dava konusu taşınmazdan uzun yıllardan beri zemin katta davalı …, normal birinci katta ise davacı … olmak üzere ikamet ettikleri, davalının bu hali ile önlenmesini gerektiren bir müdahalesinin bulunmadığı, davacının şartları oluştuğu takdirde davalı için fuzuli işgal sebebi ile tahliye davası açabileceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ise de;
Davacı …’ın dava konusu taşınmazda 27.02.1985 tarihli … tahsis belgesi ile hak sahibi olduğu, 15.11.2013 tarihinde noterde düzenlenen muvafakatname başlıklı sözleşme ile 269,34 m2 yüzölçümlü taşınmazın 134,67 m2’lik kısmının davalı … adına tahsis edilmesine ve tapusunun … adına çıkartılmasına muvafakat ettiği,
Yine … 1. Noterliğinin 03/12/2013 tarihli ve 02/01/2014 tarihli belgeleri ile bu izinden vazgeçildiğinin davalı …’a bildirildiği, 11.02.2014 tarihli ihtarname ile de taşınmazın tahliyesinin istendiği anlaşılmaktadır.
Davacı, dava konusu taşınmazda … tahsis belgesine sahip üstün hak sahibidir, her ne kadar taşınmazın 134,67 m2’lik kısmının davalı … adına tahsis edilmesine ve tapusunun … adına çıkartılmasına muvafakat etmiş ise de; sonradan bu muvafakatından vazgeçmiştir. Davalı ise dava konusu taşınmazın kullanımını haklı kılacak bir nedene dayanmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; eldeki davanın elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğu ve fuzuli işgal sebebi ile açıldığı gözetilmeksizin, davacının şartları oluştuğu takdirde davalı için fuzuli işgal sebebi ile tahliye davası açabileceği şeklinde yanılgılı bir değerlendirme yapılarak reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.