YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7195
KARAR NO : 2019/5678
KARAR TARİHİ : 24.09.2019
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı … tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince,
1-Gerekçeli karar tebligatının davalılar …, …, …, …, …, …’a bilinen en son adresine çıkarılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligatın buraya yapılacağı hükmü gözardı edilerek, ilk seferde doğrudan Kanunun 21/2. maddesine göre tebligat yapılması usulüne uygun değildir.
2-Ayrıca, davalı …’a ilanen tebligat yapılmış ise de davalı …, 19.06.2014 tarihli duruşmaya gelerek adresini “… Mahallesi, … Sok. No:24, …” olarak bildirdiği halde gerekçeli kararın … Mahallesi, … Sokak, No:13, İçkapı No: 9, …” adresinde yapılan tebligatın iade edilmesi üzerine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28. maddesi uyarınca ilanen tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, adı geçen davalı …’ın 19.06.2014 tarihli duruşmada bildirmiş olduğu adresine öncelikle tebligat çıkarılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde davalının adres kayıt sistemindeki adresinin araştırılması ve bu adrese gerekçeli kararın tebliği, bulunamadığı takdirde adresinin araştırılması yine adresi tespit edilemediği takdirde ilanen tebligat ile gerekçeli kararın tebliği sağlanıp, tebliğe ilişkin evrakların eklenmesi ile yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 24.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.