Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/6674 E. 2019/1586 K. 25.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6674
KARAR NO : 2019/1586
KARAR TARİHİ : 25.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.06.2011 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, 14.12.2007 tarihinde vefat eden muris …’ın terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilk olarak davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2013/17805 Esas, 2014/14155 Karar sayılı ve 04.07.2014 tarihli ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile mirasın hükmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı SGK vekili, davalı Hazine vekili ve davacılar vekili temyiz etmişlerdir.
Dava, TMK’nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı SGK vekili ve davalı Hazine vekili temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriğinden borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, murisin % 20 ortağı ve 22.01.2001 tarihli şirket kararıyla, şirketi imzaya ve temsile yetkilisi olduğu … Turizm Taahhüt Sanayi ve Ticaret Anonim Şti.’nin vergi borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur.
Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş ise de bu durum yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. O halde bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; murisin, “ortağı” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması, ayrıca şirketin bilançosu incelenerek murisin ölüm tarihinde şirketin piyasa rayiç değeri uzman bilirkişiler aracılığıyla tespit edilmesi bu suretle murisin şirketteki payı oranında öncelikle aktif mal varlığının belirlenmesi ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle saptanması, amme alacağının şirketin mal varlığından tamamen tahsili mümkün ise, davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, … Turizm Taahhüt Sanayi ve Ticaret Anonim Şti.’nin yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araştırılmaması, murisin malvarlığı araştırılırken ölüm tarihinin esas alınmaması, murisin ölüm tarihi itibariyle bankalarda mevduat hesabının bulunup bulunmadığının incelenmemesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, davacılar vekilinin vekaletnamesinde mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacılar vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözardı edilmesi de yerinde değildir. Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı SGK vekili ve davalı Hazine vekili temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.