Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/6247 E. 2019/763 K. 24.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6247
KARAR NO : 2019/763
KARAR TARİHİ : 24.01.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, 13.08.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR

Dava, mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin dedesi …’ın 1962 yılında öldüğünü …’ın ölümü ile geride oğlu … isminde torunları ile gelini …’ın kaldığını murise ait veraset ilamının verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece miras bırakanın nüfus kaydının olmadığı, mezar taşı olmadığı için kimlik bilgilerine ulaşılamadığı, tanıkların çelişkili ifadeler verdiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi varılan sonuç da davanın niteliğine uygun düşmemiştir.
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davanın kabulüne karar verilmesi için miras bırakanın nüfusa kayıtlı olması zorunlu değildir. Miras bırakanın gerçekte var olduğu ancak nüfusa kayıtlı olmadığı, mirasçı bırakmaksızın öldüğü belirlendiği takdirde son mirasçının Hazine olacağı göz önüne alınarak buna göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekir. Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için miras bırakanın hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının miras bırakanın mirasçısı olmadığının tespiti gerekir. Mahkemece verilen yetki üzerine açılan davalarda davanın kabulüne karar verilebilmesi için davacının mirasçı olmasının gerekmediği de kuşkusuzdur.
Bir davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflardan delillerinin sorulup saptanması, gösterilecek ve davanın sonucunu etkileyecek tüm delillerin eksiksiz toplanması, ilgili yerlerden gerekli belgelerin getirtilmesi, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir. Bunun yanında mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davaların çekişmesiz yargıya tabi olması nedeniyle bu tür davalarda resen araştırma prensibinin uygulanacağı, mirasçılar tarafından açılmış bu tür davalarda davacının sadece kendisinin mirasçı olduğunu, bir başka deyişle kendisi ile miras bırakan arasındaki soybağını kanıtlamak zorunda olduğu, başka mirasçı bulunup bulunmadığının ve miras paylarının ise mahkemece resen belirleneceği de kuşkusuzdur. Gerekirse mirasbırakanın 1962 yılında öldüğünün iddia edilmesine göre resen mirasbırakanı tanıyabilecek mahalli bilirkişiler tespit edilerek dinlenmesi, resen tanık dinlenmesi, zabıta araştırması yapılması, mirasbırakanın üzerine taşınmaz kaydı olup olmadığının sorulması, varsa ilgili tapu sicil müdürlüğünden tapu kayıtları, dayanak bilgi ve belgelerin getirtilmesi ile mirasbırakanın adres ve kimlik bilgilerinin araştırılması, nüfus kayıtlarının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden sorulması, bütün imkanların kullanılması gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece bu olgular gözden kaçırılarak belirtilen doğrultuda araştırma ve soruşturma yapılmamış, soybağı kanıtlanamadığı gerekçesiyle ve son mirasçının da Hazine olacağı düşünülmeksizin davanın reddine karar verilmiştir. Eksik araştırma ve soruşturma ile karar verilemez.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.