Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/6245 E. 2018/8364 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6245
KARAR NO : 2018/8364
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.12.2007 gününde verilen dilekçe ile mera tahsis kararının iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.04.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süre yönünden reddine dair verilen 05.06.2015 tarihli ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 359 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro komisyonu tarafından 15.05.2004 tarihinde … adına tespit edildiğini, davacının bu taşınmazı ağaçlandırmak üzere kiralamak için başvurduğunda taşınmazın … ile … Komisyonunun 02.02.2007 gün ve 44 sayılı kararı ile … Köyüne mera olarak tahsis edildiğinin bildirildiğini, meralarla ilgili özel statü nedeniyle davacının hukuki yararının bu karardan olumsuz etkilendiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/son maddesi uyarınca yapılan tahsis işlemlerinden sonra her türlü mera iddiasının 4342 sayılı Mera Kanununun 21. maddesi gereği özel sicil kaydına göre kanıtlanması gerekirken ve tahsis kararlarının üzerinden 5 yıl geçmedikçe değişiklik yapılamayacağına ilişkin 4342 sayılı Kanunun 15. maddesine aykırı olarak alınan İl … Komisyonunun 359 ada 1 parsele ilişkin kararının iptali ile taşınmazın … adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, bu davada Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, mera komisyonlarının … Bakanlığı’na bağlı olarak çalışması nedeniyle … Valiliğinin davada taraf ehliyetinin bulunmadığını, çünkü davacının ağaçlandırma isteğinin redine ilişkin kararın iptalini değil, mera tespit kararının iptalini ve yerin … adına tescilini talep ettiğini, bunun da hukuken mümkün olmadığını, 359 ada 1 sayılı parselin köyün mera ihtiyacının bulunması sebebiyle aplikasyon ve zemin tesisi işlemlerinin yapıldığını, tahsis işlemleri tamamlanmadığından iptalinin istenemeyeceğini belirterek, davanın öncelikle husumet ve ehliyet nedeniyle reddini, işin esasına girildiği takdirde köyün mera ihtiyacı bulunduğundan tespit işleminin doğru olması nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Tüzel Kişiliği vekili; dava konusu taşınmaza ilişkin tespit, tahdit, tahsis ve askı işlemlerinin yapılmadığını, 1. askı aşamasına dahi gelinmediğini, gerçek kişilerin mera kapsamına alınan bir yer hakkında mülkiyet iddiası dışında dava açamayacağını, davacının mülkiyet iddiasının bulunmadığını belirterek, davanın dava şartı ve husumet yokluğu nedeniyle reddini savunmuştur.
Davalı …; 359 ada 1 parselin köyün mera ihtiyacı nedeniyle Mera Kanununun 5/b maddesi uyarınca mera olarak tespit edildiğini, tahdit işlemlerinin henüz tamamlanmadığını, İl Mera Komisyonu tarafından alınmış bir tahsis kararı bulunmadığını, askı ilanına çıkarılmadığını, meranın özel siciline tescil edilebilmesi için tespit, tahdit ve tahsis işlemlerinin tamamlanması gerektiğini, parselin aplikasyon ve zemin tahsis işlemleri tamamlandıktan sonra mera olarak tahsisine karar verileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın davalı … ve davalı … Tüzel Kişiliği yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … İl Mera Komisyonu yönünden dava şartı oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, 14.11.2014 tarihinde davacı asile tebliğ edilmiş, davacı vekili hükmü 02.12.2014 tarihinde temyiz edilmiştir. Mahkemece, 05.06.2015 tarihinde temyizin süresinden sonra yapıldığı gerekçesi ile “temyiz talebinin süre yönünden reddine” karar verilmiş, bu ek kararın 04.08.2015 tarihinde davacı vekiline tebliği üzerine, davacı vekili tarafından 10.08.2015 tarihinde temyiz edişmiştir.
Davacı davada vekil aracılığı ile temsil edildiğinden davacı asile yapılan karar tebliğ geçerli değildir. Bu nedenle davacı vekilinin temyizinin süresinde olduğunun kabulü ile, mahkemenin 05.06.2015 tarihli “temyiz talebinin süre yönünden reddine” dair ek kararının kaldırılmasına ve işin esasının incelenmesine karar verilmiştir.
Dava, mera komisyonu kararının iptali isteğine ilişkindir.
1-Hukuki nitelikleri itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olan meralar özel mülkiyete konu olamazlar. Bu nedenle de mülkiyeti devlete ait olan yerlere ilişkin davayı … açabileceği gibi meraların sınırları içinde bulunduğu ve yararlanma hakkı olan köy tüzel kişilikleri ve belediyelerin de dava açma hakları vardır. Somut olayda, gerçek kişi davacının bu davayı açma ehliyeti bulunmadığından sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının gerekçesinin bu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
2-Mera Komisyonlarının tüzel kişiliği bulunmadığından husumet ehliyetleri de yoktur. Davanın davalı … ile Mera Komisyonu yönünden reddine karar verilmiş olması da bu itibarla doğrudur.
3-6100 sayılı HMK’nin 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
Somut olayda; 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun hükümleri gereğince … İlinin Belediyesi Büyükşehir Belediyesine dönüştürülmüş, İle bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyelerin ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Bu itibarla davalı köyün 6360 sayılı Kanun gereğince tüzel kişiliği kaldırıldığından görülmükte olan davada taraf sıfatı da kalmamıştır. Aleyhindeki davanın reddi bu nedenle sonucu itibariyle doğrudur.
Açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olan ret kararının gerekçesi değiştirilip düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, 1., 2. ve 3. bentlerde yazılı nedenlerle yerel mahkeme hükmünün gerekçesi değiştirilip düzeltilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.