Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/6134 E. 2019/4912 K. 29.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6134
KARAR NO : 2019/4912
KARAR TARİHİ : 29.05.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
I- 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
a) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligatın, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekir. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
b) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
II- “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” kenar başlıklı 21/1. maddesinde, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”, hükmü yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Davalı … ve …’a tebliğe çıkarılan gerekçeli kararın ilk seferde tebligat parçasının arkasına posta memuru tarafından “belirtilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olması sebebiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. maddesi uyarınca evrak mahalle muhtarlığına teslim edilmiştir” ibaresi yazılmak suretiyle tebliğ edildiği ve bu işlemin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Davalı … ve ….’a gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. ve 21. maddeleri gözetilerek ve Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebliğinin sağlanması gerekmektedir.
Davalılardan … ve …’a tebliğe çıkarılan gerekçeli karara ait tebligatın arkasına posta memuru tarafından vurulan kaşe üzerine muhatapların adreslerinde tanınmadığı yazılmasına karşın, bu beyanların kimden alındığına dair bilginin evrak üzerine yazılmadığı, Tebligat Kanununun 21/1. maddesi uyarınca yapılan tebligatın “komşu ismi yazılmaksızın” yapıldığı anlaşıldığından usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
Yine gerekçeli kararın davalılar …, …, …, … yönünden farklı adreslere tebliğe çıkarılmasına karşın, aynı adreste yakını olarak ikamet ettiğini beyan eden …’a tebliğ edildiği, buna göre tek bir kişinin her üç adreste de aynı anda bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple davalılar …, …, …’ya da gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebligat yapıldıktan ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 29.05.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.