Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/5712 E. 2019/751 K. 23.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5712
KARAR NO : 2019/751
KARAR TARİHİ : 23.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.05.2015 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin kaldırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 16.04.1964 tarihinde davacı …’nin malik olduğu 1377 ada 21 parsel sayılı taşınmazda davalı yararına 6 ay süreli ipotek tesis edildiğini, öncelikle süresi sona eren ve bedeli ödenen ipoteğin kaldırılmasını, kabul edilmediği takdirde ipotek değerinin tespiti ile müvekkilinin hissesine düşen ipotek bedelini depo etmeye hazır olduklarını ileri sürerek, bedel depo edildiğinde ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, ölü kişiler aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın tensiben reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. 6100 sayılı HMK’nin 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Yasa hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nin “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124. maddesi gereğince; Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.
TMK’nin 28. maddesinde ise; gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişi taraf ehliyetini yitireceğinden aleyhine dava açılamaz ise de; yukarıda belirtildiği üzere maddi hatadan dolayı muhatabın yanlış gösterilmesi, davacının tüm özeni göstermesine rağmen dava açacağı kişiyi doğru tespit edememesi, kısa süre önce kendisiyle işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra muhatabın ölmesi durumlarında yanlış taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak yargılamaya gerçek tarafla devam edilmelidir.
Bu durumda mahkemece, ölen kişinin mirasçılık belgesi ile belirlenen tüm mirasçılarına dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle davanın esasına girilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; dava konusu 1377 ada 21 parsel sayılı taşınmazda 16.04.1964 tarihinde davalı … yararına ipotek tesis edilmiştir. İpoteğin tesis tarihi dikkate alındığında davacıların ipotek alacaklısının adresini, sağ olup olmadığını, ölü ise mirasçılarının kimler olduğunu bilmelerinin gerektiğinin kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle, davacının ölü kişi aleyhine dava açmasında HMK’nin 124/2. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralına aykırılık bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.09.2013 günlü ve 2013/14-612 Esas 2013/1297 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.
Dolayısıyla, HMK’nin 124. maddesi uyarınca husumetin yanlış gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından ipotek lehtarı …’in mirasçılık belgesinin temini ile davanın mirasçılarına yöneltilmesi, taraf teşkilinin sağlanması daha sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar bir yana bırakılarak yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.