Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/5409 E. 2019/593 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5409
KARAR NO : 2019/593
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 11.04.2014 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir.
Davacılar, maliki oldukları binalarının önüne davalı … Büyükşehir Belediyesinin Atatürk Bulvarı Sıhhiye köprülü U dönüşü kavşağı içinde bulunan mavi masa isimli yapının üzerine çelik konstrüksiyon inşa ettiğini, bundan zarar gördüklerini belirterek davalı belediyenin el atmasının önlenmesini ve adı geçen yapının kal’ini talep etmişlerdir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile … Mahallesinde kain, davacıların maliki bulunduğu, 1152 ada 37 parselde 14 kapı nolu binanın yaklaşık 12 metre doğu cephesinde bulunan davalıya ait Alo 153 Şikayet ve İstek Hattı binasının üzerine yapılan 4 metre yüksekliğindeki bilirkişi raporu ve krokisinde reklam panosu olarak gösterilen dijital ışıklı reklam panosunun kaldırılmasına ve komşuluk hukukundan doğan davacılara yarattığı muarazanın giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683’teki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nin “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacılar, dava dilekçesinde uğradıkları zararın ne olduğunu belirtmemiş sadece davalının eyleminden zarar gördüklerini belirtmekle yetinmişlerdir. Ayrıca bilirkişi raporunda muarazaya yol açan eylemin komşuluk hukuku açısından tahammül edilecek düzeyde olup olmadığı araştırılmamıştır. Bu tür davalarda muarazaya yol açan eylemin komşuluk hukuku açısından tahammül edilemeyecek düzeyde olması gerekir.
O halde mahkemece öncelikle yapılması gereken şey, davalı tarafın elatması sonucu komşuluk hukuku açısından davacıların uğradıklarını iddia ettiği zarar ya da zararların ne olduğunu somutlaştırmaktır. Daha sonra yukarıdaki ilkeler ışığında uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılmak suretiyle davacıların maliki olduğu binanın dava konusu dijital ışıklı reklam panosuna uzaklığı ölçülüp, görüntü, ışık ve rüzgara yönelik etkisi belirlenerek komşuluk hukuku açısından davacıların tahammül edeceği düzeyde olup olmadığının tespiti ile elatma sonucu davacıların iddia ettiği zarar ya da zararların ortaya çıkıp çıkmadığı, zararlı davranışın giderim şeklinin belirlenmesi de istenerek detayları ile açıklattırıldıktan sonra hüküm kurulması olmalıdır. Eksik araştırma ile yetersiz bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.