Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/5332 E. 2019/589 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5332
KARAR NO : 2019/589
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.02.2015 gününde verilen dilekçe ile (mutlak geçit ihtiyacı nedeniyle) geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı,… Mahallesi, 314 ada 26 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalılardan…’ya ait 314 ada 23, …’e ait 314 ada 24 ve Hazine’ye ait 314 ada 25 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacıya ait 314 ada 26 parsel sayılı taşınmaz üzerinden davalılardan…’ya ait 314 ada 23, …’e ait 314 ada 24 ve Hazine’ye ait 314 ada 25 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden 27.10.2015 havale tarihli raporda 1 numaralı kroki ile D harfi ile gösterilen dere yatağından davacının masrafını vererek ve DSİ tarafından belirtilen kriterlere uygun olarak kuracağı köprü ile 314 ada 23 parselin B harfi ile gösterilen 111,88 m2 olmak üzere 1,5 metre eninde, 314 ada 24 parselin A harfi ile gösterilen 73,07 m2 olmak üzere 1,5 metre eninde ve 314 ada 25 parselin C harfi ile gösterilen 38,92 m2 olmak üzere 1,5 metre eninde olacak şekilde geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olaya gelince; davacının iddiası, davalıların savunması ve tüm dosya içeriğine göre, davacının geçit ihtiyacının bulunduğu açıktır. Mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yapılan keşiften sonra alınan 03.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda, geçit hakkı tesisi ile ilgili 3 ayrı alternatifin belirtildiği görülmüş, bunlardan en uygununun 3 numaralı alternatif olduğu, her bir alternatifin ana yola bağlantısının sağlanabilmesi için dere yatağından geçmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne derenin aktifliği ve köprü yapımına uygun olup olmadığı ile ilgili müzekkere yazılmış, kurumun cevabi yazısından derenin aktif olduğu, teknik hesaplamalar sonrasında projelendirilmesi halinde köprü yapımının mümkün olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, davacıya ait 26 parsel sayılı taşınmaz yararına davalılardan…’ya ait 23, …’e ait 24 ve Hazine’ye ait 25 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden 27.10.2015 havale tarihli raporda 1 numaralı alternatif olarak belirtilen ve krokide D harfi ile gösterilen dere yatağından davacının masrafını vererek ve DSİ tarafından belirtilen kriterlere uygun olarak kuracağı köprü ile geçit hakkı tesisine karar verilmiştir. Dere yatakları kural olarak devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerdendir ve bu özelliği itibariyle de kamu malıdır. Kamu malı olan bir yerin, kişinin özel yararlanmasına terki olanaklı değildir.
O halde mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle; davacının maliki olduğu taşınmazdan genel yola kadar kesintisiz bağlantı sağlayarak dere yatağından geçmeyen başka alternatifler araştırılmalı alternatiflerin tespitinde fedakarlığın denkleştirilmesi ve komşuluk hukuku ilkeleri de gözönünde bulundurulmalıdır. Ayrıca geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmelidir.
Kabule göre de; bilirkişi raporundaki 3 ayrı geçit alternatifinin en uygununun 3 numaralı alternatif olduğu belirtilmiş ise de mahkemece 1 numaralı alternatiften geçit hakkı tesisine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde mahkemece 1 numaralı alternatifin tercih edilmesinin sebebi açıklanmamıştır. Raporda 3 numaralı alternatifin geçit hakkı tesisi için en uygun olduğu belirtilmesine rağmen gerekçesi de gösterilmeksizin 1 numaralı alternatifin tercih edilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.