YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4988
KARAR NO : 2019/407
KARAR TARİHİ : 16.01.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.12.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, geçit hakkı tesisine yöneliktir.
Davacı vekili, davacının … köyü 151 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 14/20 hissesine sahip olduğunu, ana yola çıkış için kullandığı yolu bulunduğunu fakat yolun yer yer daralması sebebiyle yetersiz geçit niteliğinde olduğunu, bu yüzden davalılara ait 151 ada 7 parsel sayılı taşınmazdan davacı taşınmazına geçit hakkı tesisi talep etmiştir.
Bir kısım davalılar duruşma ve keşif sırasındaki beyanlarında davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacı parsel lehine, 151 ada 3 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan … vekili temyiz etmiştir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda leh ve aleyhine hüküm kurulacak taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması gerekir. Davacı konumunda bulunan taşınmaz paylı mülkiyete konu ise paydaşlardan bir ya da birkaçı dava açabilirler. Elbirliği mülkiyetine konu olan taşınmazlarda mirasçılar arasında ortaklık bağı vardır. Medeni Kanun’un 701-703 maddeleri uyarınca bu tür mülkiyette ‘ortaklığın’ tüzel kişiliği bulunmadığından ortaklardan herbirinin eşya üzerinde doğrudan bir hakkı da yoktur. Bu anlatımın doğal sonucu olarak da mülkiyet bütünüyle ortakların tümüne aittir. Elbirliği mülkiyetinde malikler mülkiyet payını ayırmadığından eşya üzerinde paydaş değil, ortaktır. Yine bu tür mülkiyette işin özelliği gereği ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Medeni Kanunumuzda bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki açtığı bu davanın devam edebilmesi için öteki ortakların açılan davaya olur vermeleri ya da davanın atanacak temsilci aracılığıyla sürdürülebileceği kural olarak benimsenmiştir. Ayrıca dava ehliyetinin varlığı Mahkemece resen araştırılması gereken hususlar arasında bulunduğundan davaya katılmayan ortakların olurları alınmadan, ortaklığa temsilci atanmadan davanın sürdürülmesi olanağı yoktur.
Somut olaya gelince, 151 ada 13 parsel sayılı taşınmaz, dosyada mevcut tapu kaydına göre elbirliği halinde mülkiyete tabi olduğundan, davacı dışındaki diğer ortakların davada yer alması ya da ortaklığa temsilci atanması gerekir. Davacı taraf, yukarıda açıklanan usul dikkate alınarak teşekkül ettikten sonra davanın esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.