Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/4910 E. 2019/332 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4910
KARAR NO : 2019/332
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.08.2013 gününde verilen dilekçe ile mutlak geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … ve davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 2646 parsel numaralı taşınmaz yararına davalılara ait 2645 ve 2647 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden 4 metre eninde geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile 2646 parsel sayılı taşınmaz yararına 2645 numaralı taşınmazın 86,26 m2’lik kısmından geçit hakkı tesisine kararı verilmiştir.
Hükmü, davalılardan … ve … temyiz etmişlerdir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyacı veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak, özellikle tarım alanların nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu miktarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tesbiti yapılmalıdır. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya içerisindeki bilirkişi raporu incelendiğinde mahkemece tercih edilen G ve H harfleri ile gösterilen geçitin, güney istikametindeki … Hüyük Yoluna ulaşamadan bir hendek tarafından kesintiye uğradığı görülmüştür. Geçidin kadastral yola bağlanacak şekilde tesis edilmesi gerekirken kadastral yoldan önce bulunan hendeğe bağlanmış olmakla kesintisizlik ilkesi ihlal edilmiştir. Geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince davacıya ulaşım sağlayacak olan geçitin herhangi bir engelle karşılaşmadan genel kadastral yola ulaşması gerekir. Öte yandan, geçit eni ve boyunun bilirkişi vasıtasıyla tespit edilmeyip hüküm sonucunda gösterilmemesi de doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece yukarıda değinilen ilkeler gözönüne alınarak geniş pafta getirtilmek suretiyle genel kadastral yola bağlanacak şekilde geçit eninin de gösterildiği uygun alternatiflerin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılardan … ve …’nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.