Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/4374 E. 2019/24 K. 07.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4374
KARAR NO : 2019/24
KARAR TARİHİ : 07.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.10.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, TMK’nin 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin maliki bulunduğu 104 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yararına davalıya ait 104 ada 4 parsel sayılı taşınmazdan genel yola çıkabilmek için geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıya ait 104 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yararına davalıya ait 104 ada 4 parsel sayılı taşınmazda, bilirkişi rapor ve krokisinde (A) ve (A1) harfleri ile gösterilen 252,09 m2’lik kısımdan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
TMK’nin 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmazdan genel yola ulaşıncaya kadar aradaki bütün taşınmazlar üzerinden ve taşınmazların leh ve aleyhine geçit kurulacak şekilde kesintisiz olarak genel yola bağlanması sağlanmalıdır. Buna uygulamada “kesintisizlik ilkesi” denilir.
Somut olaya gelince; mahkemece geçit ihtiyacı olan davacıya ait 104 ada 2 sayılı parsel için 104 ada 4 sayılı parsel aleyhine bilirkişi krokisinde (A) ve (A1) harfleri ile gösterilen yerden … Asfalt yoluna gelinceye kadar geçit kurulmuştur. Geçit davalarında kesintisizlik ilkesi gereği, geçit ihtiyacında olan taşınmazın genel yolla kesintisiz biçimde bağlantısı sağlanmalıdır. Bu şekilde kurulan hükümle, 104 ada 2 sayılı parsel genel yola bağlanmadığından kesintisizlik ilkesi ihlal edilmiştir.
Ayrıca, davaya konu olayda 104 ada 4 sayılı parseli ikiye bölecek şekilde geçit kurulduğu görülmektedir.
Öte yandan, tesis edilen geçidin bağlandığı asfalt yolun niteliği anlaşılamamıştır.
Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle kamu malı niteliğinde olan yerlerden geçit hakkı tesis edilemeyeceği ve geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi göz önünde bulundurularak taşınmazların bütünlüğü bozulmadan yola ulaşımın sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılarak davacının maliki olduğu taşınmazdan genel yola kadar kesintisiz bağlantı sağlanacak şekilde alternatifler oluşturularak en uygun alternatiften geçit hakkı kurulmalı, asfalt yolun il ve ilçeler arası yolun erişme kontrollü devlet karayolu olup olmadığı saptanmalıdır. Yol bu nitelikte olduğu takdirde bilirkişi tarafından anayola uygun çıkışı gösteren kroki çizilmeli ve bu güzergahtan geçit hakkı tesisinin uygun olup olmadığının gerek ilgili mevzuat ve gerekse can güvenliği açısından tehlike oluşturup oluşturmadığı veya davacının katlanabileceği boyuttaki harcama ile varsa sakıncalarının giderilip giderilemeyeceği ve bunun için ne yapılması gerektiği Karayolları Genel Müdürlüğünden sorulması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. Karayoluna çıkılmasına engel bulunduğu saptanırsa ve bunun giderilme olanağı da yok ise başka alternatifler üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.