Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/4304 E. 2019/1128 K. 11.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4304
KARAR NO : 2019/1128
KARAR TARİHİ : 11.02.2019

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.07.2015 gününde verilen dilekçe ile yasal önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 168 parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım paydaşların hisselerini davalıya sattıklarını, müvekkili davacının bu satışlardan haberdar olmadığını ve önalım bedelini ödemeye hazır olduğunu belirterek davalı adına kayıtlı hissenin iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK’nin 733. maddesi gereğince yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; dava, 168 parsel sayılı taşınmazdaki 2/8 hisseyi 06.07.2015 tarihinde, 3/8 hisseyi ise 15.07.2015 tarihinde satın alan …’ne karşı açılmış önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescili davası olup, davalı taraf 22.10.2015 havale tarihli cevap dilekçesinde taşınmazın diğer hissedarları … ve … tarafından … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/295 Esas sayılı dosyası ile aynı parsele ilişkin önalım davasının açıldığını belirterek davaların birleştirilmesini talep etmiş ayrıca kendisinin taşınmazdaki 2/8 hisseyi 06.07.2015 tarihinde satın almasıyla hissedar olduğunu, 3/8 hissenin 15.07.2015 tarihli satışına ilişkin artık üçüncü kişi sayılamayacağını ve taşınmaz üzerinde fiili taksimin paydaşlar arasında yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahmecece gerekçede belirtilmeden davalının 06.07.2015 tarihli satışla hissedar olduğundan bahisle dava reddedilmişse de bu dava ile … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/295 Esas sayılı dosyası ile açılan önalım davanın birleştirilmemesi ve davalının fiili taksim iddiasının araştırılmaması doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ışığında; aynı taşınmaza yönelik olarak taşınmazdaki diğer hissedarlar … ve … tarafından açılan … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/295 Esas sayılı dava dosyası getirtilip incelendikten sonra 6100 Sayılı HMK’nın 166/1. maddesine göre hangi dava önce açıldıysa önce açılan davada dosyalar birleştirilmeli ayrıca davacı vekiline dava dilekçesi açıklattırılıp iki satış arasındaki kısa zaman farkı gözetilerek ve davalının fiili taksim iddiasına yönelik delilleri de toplanmak suretiyle işin esası hakkında hüküm kurulması gerekmektedir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.02.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşündeyim. Sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyorum.