Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/4301 E. 2018/9335 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4301
KARAR NO : 2018/9335
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.12.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, TMK’nin 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 752 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, ana yola çıkışı için davalıya ait 751 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, geçit hakkının en kısa ve ekonomik yol seçilerek kurulması gerektiğinden davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 752 numaralı parsel lehine, 751 ve 753 numaralı parseller aleyhine 29.06.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda E+F ile gösterilen alanda geçit hakkı tesisine tesisine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili, yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmalıdır
Dava konusu olaya gelince:
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi gerekirken davalıdan alınması yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de bu hususun kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından bu yönde düzelterek onama kararı vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun,üç numaralı bendindeki “davalıdan” kelimesinin çıkarılarak yerine “davacıdan” kelimesinin eklenmesine; hükmün dördüncü bendindeki, ”davalıdan alınarak davacıya verilmesine” sözcüklerinin çıkarılarak yerine ”davacı üzerinde bırakılmasına” ibaresinin eklenmesine; hükmün beşinci bendinin, hükümden çıkarılmasına, kararın DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.