Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/4232 E. 2019/182 K. 09.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4232
KARAR NO : 2019/182
KARAR TARİHİ : 09.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.09.2014 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi istemi yönünden karar verilmesi yer olmadığına, tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 28.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait 10840 parsel sayılı taşınmazdaki binanın … katına, bitişik nizam komşusu olan 10839 parseldeki 6 ve 8 No’lu bağımsız bölüm maliki davalıya ait rögardan çıkan pis suların zarar verdiğini, bu hususun … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/39 D. İş sayılı dosyasında alınan 23.06.2014 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiğini ileri sürerek, davalıya ait rögarın kapatılarak pis su tesisatının ana rögara bağlanmasını ve pis su borularının fen ve tekniğine uygun hale getirilerek yenilenmesini, ayrıca müvekkilince yapılan 15.000,00TL tamir masrafının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 10839 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 1987 yılında yapılan binanın müteahhiti olduğunu ve dava konusu rögarın davacının muvafakatı ile yapıldığını, müteahhitin sorumluluğunun zamanaşımına uğradığını, davaya bakmaya tüketici mahkemesinin görevli olduğunu, müvekkili dışındaki diğer kat maliklerine de husumetin yöneltilmesi gerektiğini, davacıya ait binadaki hasarın doğal su baskınlarından veya İSKİ’ye ait atık su borularının tıkanmasından kaynaklandığını, davaya konu rögarın kapatılarak pis su borularının da yenilendiğini dolayısıyla davanın konusuz kaldığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, keşif sonrası düzenlenen 07.12.2015 tarihli teknik bilirkişi raporuna göre pis su kanal bağlantılarından gelen su borularının rehabilite edilerek binanın ön yol tarafında bulunan İSKİ bağlantılı rögara verildiği ve tesisatların düzenlendiği, dava konusu … kat daireye zarar verme olasılığı kalmadığı ve hasarın dava tarihi itibariyle 2.500,00TL hesaplandığı gerekçesi ile davalıya ait rögarın kapatılarak pis su tesisatının ana rögara bağlanması talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına; maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 2.500,00TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Öte yandan, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun 35. maddesi uyarınca kat mülkiyetine tabi taşınmazlar hakkında açılan bu tür davalarda, tüm kat maliklerinin davalı olarak davada yer alması zorunludur. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava, 10839 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 6 ve 8 No’lu bağımsız bölümlerinin maliki olan davalıya karşı açılmış ise de anılan taşınmazın tapu kaydına göre davalı dışında başkaca bağımsız bölüm maliklerinin de bulunduğu, ancak bu bağımsız bölüm maliklerinin davada davalı olarak yer almadıkları anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, öncelikle dava konusu 10839 parsel sayılı taşınmazın tüm kat maliklerinin davaya davalı olarak katılımının sağlanması, daha sonra işin esasına girilerek inceleme, araştırma yapılması, varılacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulüyle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.01.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.