Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2016/4114 E. 2018/8992 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4114
KARAR NO : 2018/8992
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.11.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, 10.11.2012 tarihinde ölen müvekkillerinin mirasbırakanı …’un terekesinin borca batık olması nedeni ile mirasının hükmen reddedildiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmü, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK’nin Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur.
Somut olayda, mirasbırakanın terekesinin aktif ve pasifi mirasbırakanın ölüm tarihi gözetilerek belirlenmemiştir. Hükme esas alınan 06.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda, mirasbırakanın terekesi hesaplanırken … İli … ilçesi … mahallesinde bulunan 123 ada 1 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerinin esas alınması gerekirken 02.10.2013 tarihili ihale bedeli olan 44.500,00TL’nin esas alınmış olması doğru görülmemiştir. Mirasbırakanın … İli … İlçesi … Mahallesinde bulunan 114 ada 9 parsel ve aynı yerde bulunan 118 ada 60 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakanın iştirak halinde mülkiyete sahip olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında mirasbırakanın hissesinin 3/192 olarak gösterildiği ancak iştirak halinde mülkiyetin nedeninin belirlenmediği anlaşılmıştır. İlgili taşınmazlardaki iştirak halinde mülkiyetin nedeninin mirasbırakanın murisinden gelen miras hakkı olduğunun anlaşılması durumunda murisinden gelen hissesinin mirasçılık belgesi temin edilerek ve denetime elverişli bir oran gösterilmek sureti ile belirlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, … A.Ş.’nin 01.12.2014 havale tarihli yazısında mirasçılardan …’un mirasbırakanın ölüm tarihinden sonra borca ilişkin ödemelerde bulunduğunun belirtilmiş olmasına karşın terekenin benimsenmiş olup olmadığının düşünülmemiş olması da doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, mirasbırakanın terekesinin borca batık olduğunu bilmedikleri, bilmelerinin de mümkün olmadığı, terekenin borca batık olup olmadığına yapılan yargılama sonrasında karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.